Z KUŞAĞI
Z KUŞAĞI
“Z kuşağıyım ben!” diye çıkıştı. Tam
da akşam yemeği hazırlıkları yaparken sohbet, nasıl olduğunu anlamadığım bir
şekilde yeni nesillere geldi. Daha 15'ine yeni girmişti. Artık liseye
başlayacaktı ama zamane gençleri gibi kendini kocaman bir birey olarak görüyordu. Her
şeyin yetkisini isteyen ama sorumluluk almak istemeyen bir birey.
“Allah aşkına bu kuşaklara bu isimleri kim veriyor?” diye geçti aklımdan bir an. Bunlar Z kuşağı ise biz hangi kuşaktık acaba? Z'den geriye doğru şöyle bir saymaya başladım ama işin içinden çıkamadım. Kaç kuşak vardı aramızda hesaplayamadım bile.
“Bizleri anlamıyorsunuz!” diye konuşmasına devam
etti.
“Bu devir farklı, sizin çağınızdaki kurallarla
yaşamamızı beklemeyin bizden.”
“Devir Z kuşağı devri.” dedi ve biraz soluklanmak
için durdu.
Merakla konuşmasının devamını bekledim.
“Bizi kendi kalıplarınıza sokamazsınız. Bizler, sizin gibi değiliz. Biz, özgür, sorgulayan, her şeyi kabul etmeyen, kendi fikirleri olan bir nesiliz” diye devam etti.
O konuşurken düşünmeden edemiyordum. Hangi kalıba sokmak istemiştim ki ben onu? İyi bir insan olmasını istemiştim. Edepli olmasını, yalan söylememesini, saygılı, çalışkan bir insan olmasını istemiştim. Bunlar zaten her insanda olması gereken özellikler değil miydi?
Kalıplara girmemek, kurallara uymamak özgürlük müdür?
Özgürlük ile asiliği karıştırmış olabilir miydi? Kural tanımazlığı, özgürlük olarak tanımlamıştı kafasında. Hayatta değişmeyen bazı kurallar olduğu için düzen vardı. Kiraz kışın meyve vermiyor, baharı bekliyor, portakallar ise kışın gelmesini bekliyorlardı. Hiçbir portakal “Ben yaz meyvesi olmak istiyorum” demiyordu. Her şey tabiatına uygun davranıyordu. İnsandı insanı şaşırtan, ondan beklenmeyeni yapan bu hayatta. Hayatın kuralları olduğu gibi evimizde de kurallar vardı. Mesela akşam beraber yemek yenir. Sabah kahvaltıda herkes uyanmış olur, kahvaltı beraber yapılır. Sofraya otururken herkes telefonu odasında bırakırdı.
Baba eve geldiğinde kapıda karşılanır, onun hali hatırı sorulurdu. Bunlar kurallardan çok aileyi bir arada tutan doğal bir bağdı aslında ve o bir Z kuşağı olarak, bunlara uymamayı özgürlük olarak nitelendiriyordu. Kendi isteklerine uygun olanı kabul etmeyi, uygun olmayanı da kabul etmemeyi ve tüm bunları sorgulamayı. Bir de kısa yoldan, uğraşmadan elde etme dertleri yok mu?
Hayat kuşak tanımaz.
Bazı şeyleri istemesek de kabul etmemiz, uygulamamız gerekir. Temizlik yapmayı sevmeyiz belki ama sağlıklı bir yaşam için temizlik yapmak zorundayız. Sıkılsak da o sınavı geçmek için ders çalışmak zorundayız. Hangi sonucu elde etmek istiyorsak, o sonuç için sevmesek de sıkılsak da çabalamalıyız. Keşke “ armut piş ağzıma düş” olsaydı şu hayat ama maalesef bu pek mümkün değil. Ben bunları düşünürken konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
“Biz
kendi isteğimizle gelmedik bu dünyaya. Bize mi sordunuz sanki!”, deyince elimde
olmadan gülmeye başladım. Birden “Hangimize soruldu ki?” sözleri çıkıverdi
ağzımdan. Biraz bozuldu ben öyle deyince.
“Sen de beni hiç ciddiye
almıyorsun anne!” dedi ve bir hışımla odasına gitti.
Peki aileleri onları nasıl tanımlıyor?
Bu konuşma sadece bizim evde değil genelde birçok evde olan
bir konuşma aslında. Bu yaşta çocuğu olan ailelerden duyduğum şeyler. Herkes
kendi penceresinden olaylara bakıp ona göre değerlendiriyor. Onlar kendilerini
Z kuşağı olarak tanımıyorlar. Ailelerin bazılarına göre tatminsiz ve mutlu
olmayan bir nesildi bu Z kuşağı. Onları mutlu etmek için tırnaklarını dişlerine
takıyor ama yine de mutlu edemiyorlardı.
Yemeyip yediriyorlar, içmeyip içiriyorlardı. Kendilerine almadıkları
kıyafetleri, cep telefonlarını çocuklara aldılar. Oysa ben onun yaşındayken
giyecek kıyafet bulamazdım. Kardeşler birbirinin eskilerini giyerdi. “Benim
yaşadığım zorlukları benim çocuğum yaşamayacak!” diye diye çocuklarımızı iyice
imkanlara boğduk. Niyetimiz iyiydi de sonucun buralara varacağını hesap
edemedik. Şimdi bu kuşağa alfabenin
hangi harfini verseler, ne kuşağı derseler desinler durum değişmiyor. Hep daha
fazlasını isteyen, tatminsiz bir nesil ortaya çıktı. “Aman üzülmesin. Aman benim çocuğum şundan
eksik kalmasın.” Diyerek, bu hale gelmelerine biz zemin oluşturmuş olabilir
miyiz?
Peki, aileler ne yapmalı?
Aileler ne yaparlarsa
çocukları toparlanır? Onların marifet kazanmasını sağlayabilirler? Kendi
paylarına düşen nedir burada? Her şeyi çocuklara atmak, onları suçlamak çözüm
sağlamıyor. Her problemin çözümü olduğuna göre bunun da mutlaka çözümü vardır.
Şimdiye kadar yapılanlar sonuç vermediğine göre bu sefer
farklı bir yoldan gidilmeliydi.“ Ne istediyse yaptım” diyorsam o zaman “bunun
zıddını yapsam nasıl olur acaba?” diye düşünmeye başladım. Ufak ufak
imkanlarını kıssam nasıl olurdu? O çok istediği spor ayakkabıyı almamakla
başlayabilirdim işe mesela. Nasıl olsa 2-3 tane ayakkabısı vardı. Belki biraz
evdeki işlerde ondan yavaş yavaş destek istemek de iyi olabilirdi. “Kızım bana
sofra kurmakta yardım eder misin?” diye seslendim. Hemen harekete geçtim. Bir
yandan sofrayı hazırlarken bir yandan da ikinci hamlemi hesaplıyordum. Tedbirli
olmalıydım. Ne de olsa karşımda bir Z kuşağı vardı.
Tuhaf bir heyecan hissettim ana yüreğimde. Sanki
küçük bir oyun başlayacaktı aramızda.
Bir anne Z kuşağına karşı!
Bazen
“hayır” demek zor olacaktı belki bazen de “evet” demek ama emin olduğum bir şey
vardı ki bu oyunun kaybedeni olmayacaktı.
Bedelsizlik , rahatlık, asilik…
YanıtlaSilNe ara z kuşağı adı altına gizlendi.
Çok azık olan bir devir. 🥺
Hemen tüm ailelerde olan sorunlar bunlar.. Doğru strateji .ile çözüme ulaşılabilir. Elinize sağlık
YanıtlaSilAnormal davranışları z kuşağı zaten şöyle böyle diyerek normalleştiriyor muyuz acaba diye düşünüyor insan…
YanıtlaSilNe kadar doğru bir tespit. Gerçekten, günümüzde bir çok konuda o kadar çok yapıyoruz ki bunu!
SilBedelinden fazla imkanın vardığı yer.Ne güncel sorun, Değinenin kalemine sağlık 🌱
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Çocuklar bizim emanetimiz. Onları hakikaten iyi bir birey olarak yetiştirmek bizim sorumluluğumuz. Bunun için gerçek yol yöntemlere çok ihtiyacımız var. Teşekkürler 😊
YanıtlaSilKuşak çatışması dediğimiz şey "Her şeyin yetkisini isteyen ama sorumluluk almak istemeyen bir birey." olanla yetkiyle birlikte sorumluluğunu alan arasındaki fark gibi. Çok aydınlatıcı oldu, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilZ kusagi...asiliği özgürlükle karıştıran her istediğini yapmak olduğunu zanneden ama aslında bağımlı bir kuşak... neyseki çözümü var ...teşekkürler kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilZ kuşaği değimiz bir çocukla bir gun anlaşma
YanıtlaSilteklif etsen bugun sen benim evimde kalıyorsun ya bana bir günlük kira ver tüm gisilerini ve yemek vs bir günlük tüm masraflarini sen karşila
acaba hangi harfe geçerdı?
Şu dönemde tüm ailelerde olan sorunlara tercüman olmuşsunuz.
YanıtlaSilZ kuşağı adı altında asiliğe yöneliyor gençler.
Bu makalede çok açıklayıcı olmuş👍🏼.
Gerçekten bu kuşaklara bu isimleri kim veriyor? Z den sonra ne diyecekler acaba ? 🤓
YanıtlaSilZ kuşağı kendine bu zalimliği yapıyor sa yazık ediyor. Rahatlık tuzağına düşürdügumuz z kuşağı bangır bangır geliyor .
YanıtlaSilAncak bu kadar güzel anlatılabilirdi Z kuşağı, onların problemleri, onların problemleriyle boğuşan ebeveynlerinin problemleri... Ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık.
YanıtlaSilYazık olan bir kuşak. :(
Normalleştire normalleştire gelinen bir nokta malesef.
Bugünkü nesil maalesef sosyal medya ve arkadaş ortamlarına uyup aileleri geri planda bırakıyor.
YanıtlaSilBir yazlık bir kışlık bir de beden eğitimi dersinde giymemiz için bize alınan spor ayakkabimiz vardı ve çok mutlu çocuklardık. Nerde kaybettik biz tatmin duygumuzu?
YanıtlaSilMerhaba, çocuklarımız bizim en masumlarımızdır. Boş bir kaset gibi düşünün ne veriyorsanız onu alıyorlar hayattan, aileden, etrafındakilerden. O sebeple ebeveynlere çok iş düşüyor burada. Hele bu kadar çok eğlendirici varken etrafimizda.
YanıtlaSilMutlaka bir fark olacaktir ana sevgi ve saygimizi kaybetmeden degerlerimize sahip cikarak bunu basarabiliriz. Deneyimsel Ogretide bunun icin var. Çocuk yetiştiren herkesin sureci en kaliteli sekilde yonetebilmesı için tavsiye ederim.
Günümüzün en önemli konularından. Bir sürü talep bir sürü istek... Çözüm ise hep başkasından bekleniyor :) çok güzel değinilmiş. İstekler çok ama o isteği oluşturacak bedel ortada yok...
YanıtlaSilZamane çocuğu diyip normalleştirdiğimiz davranışların, aslında gerçeğin bu olmadığını ve nasıl olması gerektiğini anlatan her ebeveynin mutlaka okuması gereken bir yazı.
YanıtlaSilNasıl bilebilir ki insan iyi niyetle verdiği imkanların çocuklarını bozduğunu ve çözümün ise hemen zıttında yani verdiğin imkanı geri alma da olduğunu... Çözüm ne kadar kolay aslında tabi problemin gerçeğini bulunca... İşte bunun için insanın gerçek bilgiye ihtiyacı var. Çünkü insan gerçeği bildiği zaman gücü de artıyor. Deneyimsel tasarım öğretisi seminerleri bunu o kadar güzel açıklıyor ki... Ve bu yazı ne kadar büyük ve günümüzde en çok yaşadığımız sorunu ele alıp çözümü ü de vermiş. Kaleminize sağlık
YanıtlaSil“Bu oyunun kaybedeni olmayacaktı.” Kaleminize sağlık💐
YanıtlaSilHer dönemde anne baba çocuğu ile mutlaka problem yaşamıştır. yaşayacaktır. Ama hiç bir dönem de anne baba gücünü bu kadar kaybetmedi. Çaresiz hissetmedi... Bu dönemin kendine has bir özelliği olabilir mi? Yoksa bunda pay çocuğa mi ait? Acaba anne baba çocuğu yetiştirme yöntemini kaybetmiş olabilir mi?
YanıtlaSilGünümüzdeki en önemli aile problemine ışık tutan ,değerli bir yazı
YanıtlaSilTeşekkürler
Günümüz gençlerinin davranışlarından bir kesit... Zanlarına göre hareket eden imkanları çok olan gençler ve onların aileleri... bizim çevrede de benzer örnekleri var...
YanıtlaSilDisiplin ve kurallarla büyüyen biri olarak anlatılanları yaşadıkça gördüklerine, duyduklarına şaşırıyor insan. Toprağı bol olsun "çağ çok değişti" derdi anne annem. Hakikaten öyle...
YanıtlaSilElinize sağlık çok güzel yazı olmuş 👍🏻
YanıtlaSilZ kuşağı, y kuşağı gibi kavramlar son 20 yıldır duyduğumuz yeni terimler. Eskiden böyle değildi hiç birşey. İnsanların yaşadığı süreçler akışına bırakılır, gerekli yerlerde büyükler uygun bir yaklaşımla müdahale ederdi. Üreten ve hayatın her alanında aktif insanlardık ve böyle sendromlar yaşanmazdı. Bence mesele y yada Z kuşağı olmakla ilgili değil, mesele insanın fıtratında uzak yaşaması ve mizanın bozulması. İç dünyadaki mşzanı toparlamak dış dünya da da mizanı yakalamakla ilgili. Hayatın içinde olmalı, üretmeli, benden başka varlıklara fayda verebiliyor muyum ona bakmalı
YanıtlaSil‘Ne istediyse yaptım’ ne kadar da özenilesi bir cümle. Hayat bizi çabalamaya zorlarken biz neden bunun önünü kesiyoruz. Çok güzel açıklanmış.
YanıtlaSil''Hayat kuşak tanımaz.'' Anlayabilsek keşke ...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı emeğinize sağlık. Hepimizin evinde derdimiz, iyi niyetle başlayan kötü davranışlı çocuklar yetiştiren ebeveynleriz. Z kuşağındaki bizim ayak izlerimizi takip ederek hatadan dönmenin tam zamanı sanırım.
YanıtlaSilHayat kuşak tanımaz.. insan döneme takılmadan nasıl marifet kazanır ona kafa yormak lazım. Ağzınıza sağlık..
YanıtlaSilİnsanoğlu, doğası gereği bir şeyler yaptığında, birine yardım ettiğinde, en basit bir kek yapıp onu ikram ettiğinde bile çok gariptir ki kendini iyi hisseder.
YanıtlaSilİnsanoğlu, bir şeyler üretmeyi, çalışmayı seviyor olabilir mi? Ya da bunlar insana unutturulmuş mudur?
İnsanlar anlamlandıramadığı bir durumu kendi düşünce kalıplarına göre yorumlayabiliyorlar. Çoğunluğun düştüğü bu tuzağı normali haline getirince Z kuşağı ismiyle tanımlayabiliyorlar.Gerçekleri farkedeceğimiz bir yazı.Teşekkür ederiz..
YanıtlaSilİnsanları dinlemelerin bireyseligin bencilliğin ve kurnazlığın adı olmuş" z kuşağı " çok zor bir dönem yanlışın normalleştigi bir dönem. Çok zor..
YanıtlaSilYüreğinize emeğinize sağlık, günümüzde hemen her ailenin yaşadığı ve yaşayacağı problemlerin gerçek çözümünü bulma konusunda ne güzel bir yol gösterici yazı olmuş, var olun ellerinize sağlık çok teşekkürler...
YanıtlaSilher evde olan kaşılaşılan bir sorun ve yöntemi ne kadar basit olsa da ne yazık ki görmekte zorlanıyoruz. hamdolsun bu ilme sebep olanlara
YanıtlaSil"Bir anne Z kuşağına karşı" bayıldım :)) Harika bir mücadele.. Allah bu uğurda hepimize
YanıtlaSilyardım etsin inşallah..
Z kuşağı (: çok keyifliydi okuması...
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Bir çok ailenin çözümsüz kaldığı, çözümü de "Z kuşağı" diyerek üstünün kapatıldığı gerçek çözüme değinen bir yazı.olmuş. Bence bu yazının devamı olmalı. Çözüm yöntemlerini daha çok yazmalısınız. ⚘
YanıtlaSilHahaha çok güzeldi :)))
YanıtlaSilNasıl da yaşadıklarımızdan bir kesit...Bu bilgileri duymadan hayatımız ne kadar da zormuş gerçekten diyorum .çocuğun mutsuzluğunu hep kendi eksikliğine bağlamak isteyen ebeveynlerimiz bilseler ki hep fazlalıktan halbuki...hayatımızı kolaylaştırmamizi sağlayan bize kendimizi iyi hissettiren ve her geçen gün gelişmemize sebep olan kıymetli hocalarımız iyi ki varlar..
YanıtlaSilNe zaman ki anormali normalleştirmeye başladık, ipin ucunu kaçırmaya başkadık. Bu durum sadece gençlerde yok bir çok yetişkin de aynı durumda. Gerçeği görmemizi sağlayan bir paylaşım olmuş, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTüm nimetler şükür için verilir. İnsan z kuşagı da olsa şükretmeyi bilirse nimetin gerçek vernini bulur ve asi olamaz.. Z kuşağına anlatılması gereken "şükür" gerçeği var. Ebeveynlere çok iş düşüyor..
YanıtlaSilBen x kuşağı dedikleri kuşağın içerisine giriyorum bizim zamanımızda bir şey kırılsa bile tamir edilirdi. Ablanın küçülen kıyafetlerini biz giyerdik. Komşunun çocuğunun kitapları tekrar kaplanır onu kullanırdık. Tarlada bahçede evde Her çocuğun kendine özgü bir işi olurdu ve sürekli çalışmak zorundaydık. İnsanın bir şeyin kıymetini bilmesi için o şey için zaman emek imkan harcaması gerekiyor. Bolluk içinde bünyen Z kuşağı emek vermediği için herhangi bir şeyin kıymetini de bilmesini beklemek boşa beklemek olur.
YanıtlaSilOysa yetiştirmek mi? Büyütmek mi? Aslolan. Ne zaman yetiştirmenin değerini kaybettik büyütme yerini aldı, sonrası da malum. Normalleştirilmiş bir Z kuşağı.
YanıtlaSilOysa önceki nesillerde doğru yerlere ödenen bedeller, çabalamak, sorumluluk almak, azla yetinmek bir yerlere taşımıştı… Unuttuk.
Hatırlayanlardan olalım dilerim.
Farkındalık sağlayan bir makale, emeklerinize sağlık 🎋
"Bazen “hayır” demek zor olacaktı belki bazen de “evet” demek ama emin olduğum bir şey vardı ki bu oyunun kaybedeni olmayacaktı." Yaa ne güzel bir ifade :)
YanıtlaSilÇok değil belki 30 sene öncesinde bir gencin böyle şeyler söylemesi mümkün değilken... :) gerçek zamana mekana kişiye göre değişmiyorsa cidden hayat kuşak tanımaz:):):)
YanıtlaSilInsanoğlunun ihtiyaçları değişmedi istekleri değişmedi problemleri değişmedi insanın ilizyonları arttı. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsan bir bilse kendi eliyle bozup, kendi eliyle toparlayabileceğini hayatta neler değişir ve dönüşür...
YanıtlaSilA dan Z ye problemler aynı...
YanıtlaSilÇözümler de... :)
Hangi kuşak olursa olsun bedelsiz kalırsa bozulur. Bedel insanın şifasıdır. Söz derken anlamasıdır.
YanıtlaSil