HER EKSİKLİK TAMAMLANMAYA BİLETMİŞ
Son günlerde, Leyla’nın yüreğini başa çıkamadığı bir eksiklik hissi kaplamıştı. Ne yapsa tamamlayamıyor, unutmak için meşguliyetler edinse de başaramıyordu. Hissettiği bu eksiklik ona çok ağır gelmeye başlamış, en sonunda adaya bir bilet aldırmıştı. İş yerini ve yoğunluğunu umursamayıp her şeyden sıyrılmışçasına Gökçeada’ya yol almaya başladı. Hatta aklından bir daha dönmemek bile geçiyordu.
Aslında hayalleri adaya sığmadığı için oradan ayrılmak istemişti yıllar önce. Üniversite sınavında çok iyi puan almak için gecesini gündüzüne katarak çalışmış, İstanbul’da istediği bölümü en yüksek puanla kazanmıştı.
Nereden bilebilirdi ki o küçük adada yaşadığı çocukluk
anılarının en zor zamanlarında sığınacağı limanı olacağını.
Vapurdaki insanları süzdü. Koşuşturan çocuklar, sanki orada sadece kendileri varmış gibi birbirleriyle sesli sesli konuşup şakalaşan gençler ve yüzlerinde kim bilir neyin verdiği bıkkınlığın yansıdığı kırışık yüzlü yetişkinler.
Her biri kendisi gibi apayrı öykülere
sahipti.
Yüklediğimiz Anlamı Yaşıyoruz
Eksikliğini her zaman kalbinde hissettiği ailesinin anılarıyla dolu bu adaya uğramayalı epey zaman olmuştu.
Gün batımının evlerindeki
görüntüsü, anne ve babasını, oğlakların peşinde yalınayak koştuğu çocukluk
anılarını düşündükçe huzur buluyordu. Öyle çok anlamı vardı ki bu adanın.
Gerçekten hayatta bir şeylerin bizim
ona verdiğimiz anlam dışında bir anlamı var mıydı? Yoksa zihnimiz sahip
olduğumuz her düşünceye anlam vererek bizim için özel mi kılıyordu?
Neydi insanı aldatan?
Leyla adadan ayrıldıktan sonra oradaki iç huzurunu İstanbul’da hiç bulamamıştı. Aksine tüm karşılaşmaları onu çok yormuştu. Hepsi bir yana, adadan hedeflerine varma isteğiyle ayrılışının ertesi yılı, anne ve babasını traktör kazasında kaybetmişti.
Hayatını yeni yeni toparlasa da bir eksiklik hissi vardı içinde
hiç gitmeyen. Sanki kocaman bir belirsizlik içindeydi. Aslında bu tatile
çıkışındaki en büyük amaç, onu tekrar tekrar belirsizlik hissine iten
tıkanıklıklarını bulmak ve açmaktı.
Marifetliydi, işinde başarılıydı fakat içindeki ses ailesine yeterli değeri vermediğini, onlarla yeterince ilgilenmediğini fısıldıyordu.
Hayatındaki eksiklikler ve marifeti ile güçlenmişti ama merhametli miydi?
Hak edene hak ettiğini verebilmiş miydi?
Hepsi bir yana, bunları düşünmek için bile geç kalmıştı. Çünkü onlar yanında bile değildi.
İnsan yaşayacağı
kayıpları öncesinden kestiremiyordu. Sahip olduklarına, hep var olacakmış
gözüyle bakıp, normalleştirebiliyordu. Sonucu düşünüp süreci hesap etmeden istek
oluşturabiliyor ve bir karar alıp geri kalan tüm bedellerini reddedebiliyordu.
Kendi yaşadıklarını şöyle bir gözünün önünden geçirdi. Şimdi pişmandı.
Kayıplar sonucu yaşanan öğrenme, yerini hep pişmanlığa bırakırdı zaten.
Her baktığı yerde geçmişte yaşadığı olayı hatırladı.
İnsan geçici olan şeylere değer verince, kalıcı olana hak ettiğini veremiyordu. Sahip olduğu şeylerden de o değeri her esirgediğinde başka şeylere değer vermeye başlıyordu.
Peki bu bir adaletsizlik değil miydi?
Hayat, kalp atışı gibidir.
Bir sıkı... Bir gevşek…
Kaybettiklerine veremedikleri değer ile hak etmeyenlere ödediği bedeller...
İşte bu ikilemdi Leyla'nın içindeki belirsizliğin nedeni.
Korkuyordu. Sanki eskisi kadar yumuşak huylu ve hassas olursa hayatın onu yutuvereceğini düşünüyordu. Neyse ki her zorluk bir kolaylığı beraberinde getiriyordu. İlk kayıplarında hissettiği can acısı şimdi yerini şükre bırakmıştı.
Eksiklikleri Leyla’yı güçlü kılmıştı. Daha üretken, tüketimleri daha dengede bir Leyla olmuştu. Çünkü eksikliklerinin getirdiği sorunları çözdükçe hayata karşı güçlenmişti. Problem çözme yeteneği çok gelişmişti. Bu kadar eksiklik, bu kadar kayıp yaşayınca insan olgunlaşıyor, bakışları derinleşiyordu.
Eksikliği marifetine kaynak oluşturuyordu.
Yalnız kalıp hayata atılınca anladığı ilk şey, dış dünyanın çok da merhametli olmadığıydı. Mesela patronu ne yaparsa yapsın alttan almıyordu. Sonra öğrendi ki, hayatta bir şeylere sahip olmak için kesinlikle emek vermek gerekiyordu. O emek verilerek sahip olunan şeyi de kimse sizden alamıyordu.
Leyla’nın artık gözü kapalı ikna olduğu bir şey varsa, o da kontrol dışı eksikliğin insanın hayrına olduğuydu.
Geçmiş, bugün ve gelecek arasında görünmeyen bir bağ vardır
Deneyim ve yaşanmışlık ayrı seylerdi. Eğer ders çıkarılmadıysa ne önemi vardı yaşamın?
Her yere tuğla atıp, toplamda bir duvar oluşturmamaya benzetilebilirdi bu.
Evet, kontrolü dışında ona verilmiş eksiklikleri olmuştu ama bu eksiklikler onu marifetlendirmişti. Pişmanlıkları ve keşkeleri de çoktu. Onları da doğru yere yerleştirdikçe olgunlaşıyordu Leyla.
Şimdi tek bir şey kalmıştı!
Özlemlerini bir amaca dönüştürmeliydi.
İşte o zaman tuğlalar bir duvara dönüşecekti
Leyla, ağlayan bir çocuk sesiyle sıyrıldı kafasındaki bu düşüncelerden. Ağarmış saçları, tebessümü gözlerine işlemiş orta yaşlı bir anne sabırla bebeğiyle ilgileniyordu. Bu hissin verdiği hoşnutlukla başını çevirince gördü ki belli belirsiz mavilik, kara parçasıyla buluşmuştu.
Ufaklığa göz kırparak ayrıldı onlardan" hoşça kal" dercesine.
Yeni bir hikâye başlıyordu.
İnsan yaşadıklarından ders çıkaramıyorsa ne önemi var yaşadıklarının.
Yaşadıklarından ders çıkarmış bir genç kızın hikayesiydi artık bu
Leyla’nın hikayesi…
Çok güzel bir yazı teşekkürler...
YanıtlaSilNe güzel anlatılmış eksikliğin bereketi... Meğerse eksik denilen şey bereketmis,toparlanmakmış... Deneyimsel Tasarım Öğretisi eğitimleri ıyiki var. Ellerinize sağlık:)
YanıtlaSilŞu an için isteğim var, geçmişte de hatalarım oldu ama hala olduğum yerdeyim , geçmişe takılıp kalıyorum. Gerçekten hedefime ulaşmaya engel olan şey nedir... Ben miyim ? Bu güzel yazı için teşekkür ederim... :)
YanıtlaSilTeşekkür ederiz.
YanıtlaSilCok samimi bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
Emeklerinize sağlık ..
YanıtlaSilHer satırı düşündürücü ama bir yer var ki. İnsanı alıp götürüyor.
Ne güzel demişsiniz. “ İnsan yaşadıklarından ders çıkaramıyorsa ne önemi var yaşadıklarının.”
Gerçekten de ne önemi var gelip geçtiyse ,biz de ondan alınıcakları alamadıysak. 👏🏻
Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık her kelimesini hayranlıkla okudum.🌾
YanıtlaSil'' insan yaşadıklarından ders çıkaramıyorsa ne önemi var yaşadıklarının'' bu cümleden bile bir deneyim çıkarabilir insan.
YanıtlaSilTüm eksikliklere şikayet etmeden çözüm üretip, marifetlenmek ve olgunlaşmak İNŞALLAH hepimize nasip olur
SilÇok samimi bir anlatım
Teşekkürler
Ders çıkartacak ne çok şey var bu yazıda.
SilTeşekkürler.
Geleceğimiz geçmişimiz gerçekten bir bağ var teşekkürler 😊
YanıtlaSilBir sıkı, bir gevşek. Kalp atışı gibi bir hayat. Çok etkileyici.
YanıtlaSilAslında eksikliklerin bizim zannettigimiz gibi kötü olmadığını. Bizi geliştirmek için bir fırsat olduğunu anlatan güzel bir anlatım. Teşekkürler :)
YanıtlaSil"Hayat kalp atışı gibidir. Bir sıkı, bir gevşek." Başucu notu diyelim :) Teşekkürler
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş tebrik ederim
YanıtlaSilEksikliklerimiz, gelişmemiz için fırsattır. Bunu ifade eden güzel bir yazı olmuş. Teşekkür ederiz.
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok guzeldi
YanıtlaSilEksikliklerimizden şikayet etmeme ümidi ile,
YanıtlaSilTeşekkürler🌱
Eksiklikler marifetlere ışık tutar, çünkü her zorlukla beraber bir kolaylık vardır…
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
Ne de güzel ifade edilmiş; eksikliğin aslında düşündüğümüz gibi negatif anlamlar yüklenecek bir şey olmadığı. Doğru yerden bakarsak bizi marifetlendirecek, toparlayacak ve güçlendirecek bir kaynak olduğu..
YanıtlaSilNe güzel bir yazı. Bazı cümleleri anlayabilmek için uzun uzun düşündüm. Okuyup geçmemeli. Bazı sözleri sindire sindire okumalı. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEllerinize sağlık 😊
YanıtlaSilçok güzel bir yazı :)
YanıtlaSilİnsan yaşadıklarından ders çıkaramıyorsa ne önemi var yaşadıklarının. ...
YanıtlaSilAda vapurundaki esintisi hissettim desem.
YanıtlaSilİnsanın bir karar alıp, bütün bedeli o karar için ödemesi....
YanıtlaSilGerçekten dengelerin bozulduğu ve asirilastigimiz yer...
Yine ve yeni birşey farkettirdiginiz bu güzel yazı için teşekkür ederiz...Emekleriniz içinde.
Sevgiler
Çok güzel bir yazı olmuş hep olumsuz diye gördüğümüz aslında faydamıza olabiliyormuş. Emeğinize yüreğinize saglik
YanıtlaSilHak edene değil, hak etmeyene bedel ödemek... Bedelliyim, yorgunum, marifetliyim ama duvar yok. Duvarı olmayanın çatısı da yok... Gençliğim eyvah!..
YanıtlaSilGençliğim eyvah demeden önce... Elinize sağlık
YanıtlaSilİnsan olumlu ya da olumsuz her yaşadığından birşeyler eklemeli hayatına o zaman gelişerek devam eder yoluna Leyla da böyle yapmış çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık
YanıtlaSil"İnsan yaşadıklarından ders çıkaramıyorsa ne önemi var yaşadıklarının." Ne kadar güzel bilinç açan bir soru..
YanıtlaSilBu Leyla'nın hikayesiydi ama hepimizin hikayesinde tıkanıklıklıkları gidermek için bilinç verecek bir hikaye.
Emeğiniz sağlık 🌿🌸
Tebrikler süper yazı.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık 😊😊
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 👏
YanıtlaSilDers çıkartılacak çok şey var ..
YanıtlaSilHer cümlesi ayrı anlamlı, pek çok ders çıkarabileceğimiz bir yazı olmuş. Anlayıp, uygulayabilmek ümidiyle...
YanıtlaSilÇok geç olmadan anlayabilse insan ne güzel olurdu..
YanıtlaSilOna verilenlere ya da verilmeyenlere şükretmeye..
Hala zaman varken, elinde olanların kıymetini bilebilir..
Yeterki istesin, yeterki kaçmasın..
Kazanmak isterken kaybedişler Sonuç değerlendirmesi yapmadığım ders çıkarmadığım ve bunları önüme koymadığım bir hayat ne kadar kazançlı olabilir ki kaleminize sağlık
YanıtlaSilEksiklikleri tamamlarken insan bedel öderken hem marifetlenir hem sürecinden keyif alabilir🌻
YanıtlaSilGeçmiş, bugün ve gelecek arasında görünmeyen bir bağ vardır... Görünce seyret nasıl bağlar sağlamlaşır...
YanıtlaSilİnsan yaşadıklarından deneyim çıkarınca geçmişten geleceğe bir bağ kurmuş oluyor. Bunda onunaynı hataları yapmaktan kurtarıyor
YanıtlaSil"Hayat, kalp atışı gibidir.
YanıtlaSilBir sıkı... Bir gevşek…" ne kadar güzel bir tanımlama yapılmış😊
Eksikliğin acısını sevmeyiz. Hep eksikliğimizi kapatmaya çalışıyoruz. Ama o eksikliğin bizi güçlendirdiğini, marifetlendirdiğini farkında değiliz. Farkında olsak eksikliğini yaşadığım şeyin acısından korkmam. Bir fırsat gibi görürüm.
YanıtlaSil