SİHİRLİ ANAHTAR 

İnsan istek ve  ihtiyaçlarına bir an önce kavuşmak; İstemediklerini de hayatından hemen  çıkarıp atmak ister. İsteklerine   giden tüm yolları da hızla koşmak, bütün kapıları sihirli bir anahtarla açmak ister.

İnsanoğlu pek acelecidir.

Sevdiği insanla  hemen evlenmek, anlaşamadığı insanı da hayatında hemen atmak ister.

Yıldırım nikahıyla hayatını birleştirdiği eşiyle jet hızıyla da boşanmak ister.

Hayallerine ve hedeflerine çar çabuk kavuşmak ister.

Evlendi hemen çocuğu olsun hemen büyüsün ister. 

Üniversiteden mezun olunca hemen patron koltuğuna oturmak ister.

Hemen evi, hemen arabası olsun  ister.

Tüm bunlara sahip olabilmek için de zamanını, sağlığını kaybedecek noktaya gelir. 

Borçlanır ve borcu ödeyebilmek için strese girip gergin bir hayat sürer.

İşyerinde gergin, 

Trafikte gergin, 

Evde eşine karşı ve çocuğuna karşı gergin…

Böyle olunca da   gerçek çözümden uzaklaşır ve hiçbir şeye tahammül edemez hale gelir. 

Problem çözerken en kısa, en kestirme yolu ister.

Edindiği yanlış bir davranışı bir günde veya bir kaç saatte düzeltmek,  beş yılda aldığı fazla kilolardan hemen kurtulmak ister.

Oysa o yanlış davranış bir anda oluşmadı. O kilolar bir anda alınmadı ki.

Televizyonda bir doktor çıkıp tek seansla bütün ağrılardan kurtulmanın mümkün olduğunu söylediğinde, hiç sorgulamadan yüksek ücretler ödeyerek o tuzağa düşebiliyor. Ağrısız hızlı tedavi.

Sadece dört haftada İngilizce konuşma garantisi veren kurs merkezinin kapısında kuyruklar oluşabiliyor. Ne kadar da kulağa hoş geliyor kısa sürede yeni bir dil öğrenme.

İnsan zamana sabredip istediği şeylerin  bedelini ödemek istemediğinden sihirli bir anahtarla her şeye çabuk ulaşmak ister.

Kullandığı elektronik eşyalar bile hızlı sonuç verebiliyor mu ona göre tercih ediyor. Beş dakikada dört fincan kahve hazır. Mikrodalgada yemek ısıtma ve pişirme en hızlı şekilde. Üç dakikada hazır olan çorba ve makarnalar. Bir tuşla banka işlemleri ve online alışveriş, güzellik salonlarında bir günde güzelleşme, bir haftada zayıflama…

Oysa ki en güzel kahve en güzel yemek  ağır ateşte pişen değil midir?

Bir anda oluveren ne var ki bu hayatta?

Doğaya baktığımızda hızlı bir geçiş yok!

Gecenin gündüze geçişinde,

Kışın yaza dönmesinde 

Bir ağacın meyveye vermesinde 

Bir bebeğin dünyaya gelişinde,

Hep bir süreç vardır.

Verilen sürenin sınırlı ve  değerli olduğunu bile bilseydi insan...

Kendine göre istediği bir an önce mutlu ve başarılı olmaktı. 

İnsan kendini ne kadar da haklı ve  masum görür.

Her şeyde hakkı olduğunu düşünür. 

Bilemez ki o haklı görme  isteğinin onun aleyhine olduğunu, hayata gelme amacını unutturduğunu ve verilen süreyi oyalayıcılarla geçirdiğini…

Keşke bile bilseydi!

Üniversiteden mezun olunca hemen patron olunamayacağını.

Hemen ev alınamayacağını, hemen araba alınamayacağını.

Zamanın yoğurmadığı şeylerin dem tutmayacağını.

Her şeyin hem de her şeyin halı örmek gibi ilmek ilmek olabileceğini .

Hızlı sonuç alma isteğinin insanı problem bataklığına çektiğini.

“Hemen olsun, hemen bitsin” demenin yığınla problemi doğurduğunu.

Keşke bile bilebilseydi!

Keşke bile bilseydi!

Gerçek çözümlerin zaman aldığını.

Kestirme yolların ve çözümlerin daha zahmetli olduğunu.