BAȘARI, YÖN SEÇMEKTİR
BAȘARI, YÖN SEÇMEKTİR
Birbirimize sadece somut şeyleri kazanmak için bu dünyaya gelmişiz gibi muamele etmemiz çok tuhaf değil mi?
Kazancı iyi olanları başarılı diye etiketliyoruz. Kazanç başarıyı, başarı da mutluluğu getirir diye yola çıkıyoruz…
Mutluluğum kazandıklarımla ilgili ise o zaman mutsuzluklarım da kaybettiklerimle mi ilgili?
Tamam kazanalım da, miktarı neden hep arttırmak zorundayız?
Neden kazanıyoruz?
Yada neden hep kazanmak zorundayız?
Harcamak için mi?
Harcamak için zaman ve biraz da eş, dost lazım değil mi?
Oysa somut kazanımlar için onları da kaybetmişim dönüp baktığımda.
Dönüp bakmak!
Neden bu zamana kadar bunu yapmamışım hayret ediyorum kendime!
Aslında bakmıştım da ama demekki yanlış şeylere takılmışım, şimdi şimdi anlıyorum.
Bu cümleler yolun sonunda söylendiğinde insanın canını çok acıtır ama yolun başında söylendiğinde o yol insanı yetiştirir.
Mesela para kaybedelim ama insan kazanalım olmaz mı yani? Dostluk, kardeşlik, arkadaşlık, akrabalık kazansın. Eskilerde para kaybetmekten değil, insanlar insan kaybetmekten korkarlardı.
Somut kazanımlar ikinci planda kalırdı ve hiçbir şeyleri de eksik olmazdı.
Birlikte olmaktan, acımızı ve mutluluğumuzu paylaşmaktan keyif alırdık. Çok da misafirlerimiz olurdu ve evlerimiz çok neşeliydi. Veeee o evlerde fotoğraf albümleri vardı, sizi bilmem ama benim hala var ve atmaya kıyamıyorum. Ve o albümler aileden biri geldiğinde onlara gösterilirdi. Özellikle de uzun zamandır görmediğimiz, uzakta yaşayan akrabalar geldiğinde. Amcalar, dayılar, teyzeler, halalar, kuzenler falan. Yılda bir iki kez bir araya geldiğimiz için bir yıllık dönemde onların görmediği özel anlarımızı anlatmak isterdik. Albümler başrolde ortaya çıkar ve muhabbetler de o fotoğraflar üzerinden dönerdi.
Saça bak saça. (kahkahalar)
Oğlum nasıl durmuşsun ya öyle, sefiller gibi. (Hakikaten de öyle)
Kızım bir aynaya baksaydın ya fotoğraf çekilmeden önce. (Uykudan kalkar kalkmaz çektirmişim gerçekten)
Yaaaa şu kızın pozlarına da hastayız ailecek. (Poz vermek benim işim)
Hem takılır, hem de gülerdik. Ha birde şimdilerdeki gibi o fotoğraflara bakıp bakıp geçmezdik, üzerinde konuşur konuşur dururduk. Hem de o kadar büyük bir heyecanla yapardık ki bunu. O fotoğrafı çekerken başımıza gelenleri anlatırdık. Gülerdik hem de kahkahalarla gülerdik. Ama gülünecek hallerimize gülerdik ve bunu da sadece özel insanlarla paylaşırdık. Şimdi her gün, her an, her yerde bir şeyler paylaşıyoruz ama sadece adı “paylaşmak”.
Gerçekten paylaşıyor muyuz?
Biz her şeyi paylaşmayı bilen, paylaştıkça çoğalacağına inanan insanlarken şimdi gerçekten neyi paylaşıyor neyi paylaşamıyoruz?
Kurtuluş’un güzel bir sokağında çocukluğu geçen Melek;
Hacı teyzemiz vardı bizim Seymen sokakta. Ermeniydi ama bütün mahalle “ hacı teyze“ derdi. Çocuk aklı işte, neden olduğunu hiç merak etmemişiz. Hacı teyzenin iki apartman aşağısında bir de "yaya" dediğimiz teyzemiz vardı. Apartman dediğime bakmayın, iki katlı üç katlı evlere apartman derdik eskiden. Şimdikilere bakınca biraz komik gelebilir size. Yaya; Ermenice de büyükanne demek, anneanne yani. Bizim mahallenin hepsi ona "yaya” derdi. O kadar sevimli o kadar içtendi ki. Aynı benim Adana’ da yaşayan ama senede belki bir-iki kere görebildiğim anneannem gibi. Her gün, sokakta oynayan çocuklara bir şeyler verirdi. Bizde ona hizmet ederdik. Kapısının önünü süpürürdük, bakkaldan yada fırından ekmek alırdık, iște öyle ufak tefek işler, aynı bizim gibi.
Hacı teyzemiz de tamda bizim oturduğumuz evin karşısındaki üç katlı evde tek başına yaşardı. Evi içeriden merdivenli. Birinci kat oturma odası ve küçük bir mutfak ve üst katlar yatak odası. Evine misafirliğe gittiğimiz zaman birinci katta ağırladı bizi. Üst katlara çıkmamız da hiç izin vermezdi. Merak ederdik tabii üst katta neler var? Mahalle oradan nasıl görünüyor diye, saçma ama merak ederdik işte. Çünkü bizde bir apartmanın giriş katında oturuyorduk. Üst katlar bize değişik gelirdi.
Hacı teyze, İki gün cama-kapıya çıkmadığında onu merak ederdik. Bütün mahalle kapısına giderdi bir şey mi oldu? diye.
Okullar kapanıp, yaz tatili başladığında annem bizi Bebek sahile denize götürürdü. Ama hacı teyzeyi almadan gitmezdik. Şimdiki Bebek Parkının orada denize girer ve denizden ellerimizle midye çıkarırdık erkek kardeşimle birlikte. Çok keskin kayalar vardı ama buna rağmen dalıp dalıp midye çıkarırdık. Denize dalmayı çok severdik, hala da öyle. Hacı teyze de bize onunla midyeli pilav pişirirdi eve dönünce, afiyetle ve hep birlikte yerdik. Biz onun yalnızlığına ilaç olurduk, o da bizim uzakta olan anneannemizin sıcaklığını, ilgisini verirdi bize. Paylaşırdık yani. Çok tatlı, hafif de sert bir kadındı. Şimdilerde anlıyorum o tatlı sertliğin sebeplerini? Kuralları ve sınırları olan biriymiş.
Annem için de çok değerliydi Hacı teyze. Merak ederdi bir gün görmezse. Uzaktan da olsa iyi olduğunu bilmek isterdi.
“Hacı teyzeniz bugün hiç görünmedi çocuklar, biriniz gitsin kapısını çalsın” derdi.
“Evdeymiş anne, uyuyormuş” dediğimizde,
Annem de; "Bu saate kadar uyumaz o, mutlaka bir şey vardır" der ve ocaktaki yemeğini – işini gücünü bırakır hemen yanına giderdi.
Şimdi meraklarımız da, isteklerimiz de, değerlerimiz de çok değişti. Maddi kazançlar elde ettik ama gerçekten değerli diyebileceğimiz şeyleri de birer birer yitirdik.
Peki Mutlu muyuz ?
Değerlerimizi yavaş yavaş kaybettikçe değişmişiz ve bundan haberimiz yok.
Ne kadar değişmişsin diyenlere,
"Yok canımmm, aynıyım " diyebiliyoruz.
Dünyamız kazanç ve kaybın sadece somut şeyler için geçerli olduğu bir yere dönüştü.
Ve kendimizle kalamadığımızdan, ne için yola çıktığımızı da unutmuşuz.
Sosyal medyada vakit geçirmekten yalnız kalamıyoruz. Bir gün öyle, bir gün böyle hissediyoruz. Bir an ordayız bir an burada.
Bu git-geller insana haliyle yönünü kaybettiriyor.
Yola çıkmışız ama gideceğimiz yeri unutunca, yolda karşılaştıklarımızla oyalanıyoruz.
- Nereye gidiyoruz?
- Varış noktamız neresi?
- Varmak istediğin yer ile gittiğin yol aynı mı?
- Kime ve neye yetişmeye çalışıyoruz?
- Ne için acele ediyoruz?
- Acele etmem gereken konularda üzerimde atalet var, sebebi ne?
- Ve ne için kazanıyoruz?
- Kaybettiklerimizi tekrar kazanabilir miyiz?
- O kadar süremiz var mı?
- Kazandıklarımız, kaybettiklerimize değer mi?
Bunu anlamamız için yolun sonunu beklememize gerek var mı?
Tabii ki hayır!
Şimdi, şu an senin için her şey yeniden başlayabilir ve kendi dönüşümüne şahit olabilirsin.
Hayat senin, karar senin.
Eğer karar verir ve net olursan
Bir hikaye daha sahteden gerçeğe dönüşür.
Ve gerçek er yada geç kazanır.
Gerçek kazanç da başarının ta kendisidir.
Başarı, bir sürece girmeden önce kalibre edene ve doğru hamle yapabilene verilen sonuçtur.
Başarılı insan mutluluğu hak eder.
Mutlu insan, durum değerlendirmesi yapabilen ve bu dünyada ne kazandığını anlamak için kaybettiklerine de bakabilen insandır.
Mutlu insan çevresini de mutlu eder.
İşte bu gerçek bir başarı hikayesidir…
Bu hikayenin başrolü ise;
Hala kaybedecek bir şeyleri varken, vazgeçebilme cesaretini gösteren ve paylaşmasını bilenlere verilir.
Kaleminize sağlık Çok güzel olmuş okuduğum yazılar İçinde bulunduğum fanusun dışına çıkıp dışarıdan bakabilmeyi öğretti bana . Anlamlı zannettiğim birçok şeyin ne kadar anlamsız olduğunu anlamlı olanları da ne kadar önemsizleştirdiğimi fark ettim teşekkür ederim.
YanıtlaSilÇok güzeldi gerçekten. Umarım gerçek başarıya ulaşanlardan oluruz çok kayıp vermeden...
YanıtlaSilVarmaya çalıştığımız yerden uzaklastirilmisiz açıkcası :(
YanıtlaSilDönüş uyarılarını görebilmek ümidi ile :)
Sevgiler
Başarı sadece para kazanmak ve kariyer elde etmek degil. Başarı mutlu olmak ve mutluluğu paylaşmak. Paylaştıkça daha cok mutlulugun artması, hayatta bir amacının olmasi ve o yönde bir mücadelenin olması...cok güzel anlatılmış. Kaleminize yüreğinize sağlık :)
YanıtlaSilDüşünmeden, değerlendirmeden girilen süreçler, yapılan hatalar ve pişmanlıklar. Hayat bize çok şey anlatıyor ama biz anlamıyoruz. Etkileyici ve ders niteliğindeki yazılarınız ve emekleriniz için şahsen çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilYazı bitmesin istedim, ben ona o bana baka kaldık. Her gün internette onlarca içeriğe denk geliyoruz. Ama böyle arı duru, öz şekilde işin gerçeğini aktaran, çok az içerikle karşılaşıyoruz. Samimiyetiniz ve özeniniz için kendi adıma ve yarar sağladığınız kişiler adına teşekkür ederim.
YanıtlaSilİnsanin bir yönünün olması veya yönü yoksa doğru yönü secebilmesi ne büyük konfor..geçmişten günümüze değişen normallerimiz, kazandiklarimiz ve kaybettiklerimiz...
YanıtlaSilEmeğinize kaleminize sağlık:)
Şimdi meraklarımız da, isteklerimiz de, değerlerimiz de çok değişti. Maddi kazançlar elde ettik ama gerçekten değerli diyebileceğimiz şeyleri de birer birer yitirdik…. Ne kadar da gerçek!… çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık💐
YanıtlaSilBaşarı isteyip yönü olmayan , rüzgarda savrulan bizlere ne güzel bir yol gösteriyor
YanıtlaSilKeşke anlayabilsek
Teşekkürler
Başarıya giden yolu ne güzelde anlatmış.Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilYüzümde tebessüm le okudum. Yüreğine sağlık. gerçek te olanla bizim sahneye nekadar meyilli olduğumuzu farkkettiriyor . Bu dönüşümü sağlayabilir.Peki gerçeği duyacak kadar cesaret varmı?
YanıtlaSilYönümüzü tayin ederken somutluktan yüz çekebilmek ne zordur. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilSelamlar :)
YanıtlaSilGünümüzde yaşadığımız bilgi karmaşası içinde netleşmemize yardımcı oldunuz bu yazınızla çok teşekkürler samimiyetiniz de hissediliyor ayrıca :)
Kazandıklarımız, kaybettiklerimize değer mi?
YanıtlaSilBunu anlamamız için yolun sonunu beklememize gerek yok, güzel bir paylaşım olmuş elinize sağlık:)
Değerlerimizi yavaş yavaş kaybettikçe değişmişiz ve bundan haberimiz yok. İnsanoğlu azı küçümsediğin de işin sonu nerelere varıyor muş. Allah sizlerden razı olsun farkındalığımızı artıran bu bilgileri verdiğiniz için...
YanıtlaSilGerçeğe tüm detayları ile şahitlik etmemizi sağlayan , idrak kalitesini yükselten , çok şükür.
SilElinize sağlık 😊
YanıtlaSilGüzel elinize sağlık 😊
YanıtlaSilHayat senin, karar senin; mutlu olmak da mutluluğu yaymak da senin elinde...🌱
YanıtlaSilBazen kazandım zannederken kaybedersin. Hatta büyük kaybedersin.
YanıtlaSilMutlu insan çevresini de mutlu eder.
YanıtlaSilGerçek başarı 👍🏻
Kaleminize , yüreğinize sağlık. 💝
Kaybetmemek gerekenlere sahip çıkıp çabayı orada göstermek. En önemlisi de neyi kaybedemeyecegini iyi tespit etmek ve ona sahip çıkabilmek teşekkürler
YanıtlaSilBaşarıyı isteyenler için çok güzel, 😊
YanıtlaSilOysa gerçek başarı nihai başarıdır..
YanıtlaSilEğer karar verir ve net olursan… Zannediyorum en çok burada kaybediyor insanoğlu, gerçekten net olamadığımız hiçbir konuda başarıya ulaşmamız mümkün değil 🔓
YanıtlaSilTekrar tekrar okuduğum insanın zihnini açan çok güzel bir yazı elinize sağlık
YanıtlaSilOkudukça okuyasim geldi elinize sağlık 😊
YanıtlaSilelinize sağlık :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilGerçek başarının çok uzağında kaldığımız bir dönemde, böyle gerçek bilgilerle bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederiz. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSil“Başarı, bir sürece girmeden önce kalibre edene ve doğru hamle yapabilene verilen sonuçtur.” Bu güzel yazı için teşekkürler.
YanıtlaSilMutlu insan etrafını da mutlu eder 🌹
YanıtlaSilNe kadar güzel olmuş 🌸
YanıtlaSilKazandıkça mutlu olacağını zannediyorsun. Her şeyi maddi olarak görmek asıl yanılgı.
YanıtlaSilŞimdi, şu an senin için her şey yeniden başlayabilir ve kendi dönüşümüne şahit olabilirsin.
YanıtlaSil“ peki kazandıklarımız kaybettiklerimize değiyor mu?” Kaleminize sağlık
YanıtlaSilBaşarı yön seçmek ve her seçim bir vazgeçimmm✅
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilHayat senin, karar senin.
YanıtlaSilEvet ve bu büyük bir sorumluluk
Bu değerli yazınızı okurken beni yıllar öncesine çocukluğuma götürdünüz. Yolun sonuna gelmeden gerçek başarının ne olduğunu bilenlerden olmayı diliyorum. Çok güzel farkındalık uyandıran bir yazı. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİnsanoğlunun yaptığı her seçim aynı zamanda bir vazgeçiş, dengede gerçek amacına yönelik doğru bedeller ödemek nasip olsun inşALLAH
YanıtlaSilÇok sürükleyiciydi. Gerçek başarı hangi yönde olduğumuzla ilgilidir.
YanıtlaSilHangimiz gerçekten mutlu? Şu dünya hayatının içinde tatminkar. Bunlar bu devirde zor bulunan şeyler. İnsanların çoğu mutsuz maalesef. İnsan somutlaştıkça tüketimlerini arttırdıkça mutlu olamıyor
YanıtlaSil