OYUN

 

Oyun

“Bugün her şey ters mi gidiyor yoksa bu gidişata ters olan ben miyim?…”

“Bu aralar her şey üst üste geliyor…”

“Sanki köşeye sıkıştım, nefes alacak halim bile yok. En iyisi kendimi dışarı atayım” dedi kendi kendine ve en çok bildiği şeyi yaptı.

Kendini sokaklara vurmak.

İçinden çıkamadığı durumlarda dört duvar arasına sığamaz, duvarlar üstüne üstüne gelirdi. Oturduğu yerde sanki daha da ağırlaşır… ağırlaşır… “En iyisi bir kafa dağıtayım…” der ve evden çıkardı.

Bugün de o günlerdendi… 

“Çık sokağa kızım, at kendini yollara!”…

 “Bildiğim tek şey var! Ben insan ilişkilerinden hakikaten hiç bir şey anlamıyorum! İnsanlara bir türlü hayır diyemiyorum.! Bu dipsiz bir kuyuya döndü benim için artık…” diye geçirdi içinden yolda yürürken. Yürüdü, yürüdü, yürüdü… Yürüdükçe zihni biraz daha açıldı. Düşüncelerinde bir başlangıç arıyordu. Evvet ! dedi, buldum, ilk ne zaman başladığını buldum bu kaçağın…

Annesi ve babasından uzakta, anneanne ve dedesiyle büyümüştü bir yaşa kadar. Yaşlıların o çok merhametli kucağından çıkıp baba evine girmek zordu, zorlanmıştı.  Üstelik evde bir de ablası vardı. Ondan birkaç yaş büyük biri, rakip gibi. Daha önce hiç rekabet etmesi gerekmemişti ne sevgi ne de ilgi için…

Fakat şimdi çoktan bu köşe kapmaca oyununda belli köşeler tutulmuş gibiydi onun için.

Dışardan gelen, dışarısı evi olan, ek olan…

Bambaşka alışkanlıklar, güne başlamalar, diyalog stilleri…

Her şey çok farklıydı burada.

Kocaman dünyasını İzmir’de bırakarak buradaki düzene uyum sağlamak pek kolay değildi. Anneannesinin elini tutmadan uyumamıştı ki hiç daha önce…

Baş etmek için bu süreçle çok uzun bir süre sustu, sustu ve sustu…


Birbirine bedeli olanla olmayan bir olur mu hiç?

Tanı-ş- mıyorlardı bile henüz ona göre…

"Bari hız katayım bu sürece" demiş gibi,

Bir an önce bir şeylere dahil olma çabası başlamıştı.

Hem hiç arkadaşı da yoktu orada. Ablasıyla kankisi Nalan, çoook önceden tanışıyordu. Peşlerinden koşardı onlarla oynamak için.

Onu da oyuna alsalar ya… Ne de üzülürdü oyuna alamadıklarında… 

-          Evcilik oynanıyordu, ona ne rol verilse o olurdu

-          Oyun oynayalım mı? Oynayalım…

-          Defterimi getirsene! Getireyim…

Bir yargıya vardı çocuk aklıyla.

“Etrafındaki insanlara uyum sağla!” diyordu içindeki ses.

O da hep uyumlanmaya başlamıştı. Durmaksızın herşeye “evet” diyerek hem de…

Orada öğrendi taviz vermeyi.

Orada bozuldu ilk dengeler.

Zamanla, “evet” dedikçe daha çok yorulmaya başlamıştı.

Bırakıp gitmek istediği bir oyuna dönüşmüştü her şey, ama gidecek yeri de yoktu.

Ne yapması gerektiğini de bilemiyordu. Bir “dur” diyen olmalı bu işe diye düşünüyordu. Bunun bir sınırı olmalı.

Ayakları yine onu eve taşımıştı işte. Apartmanın kapısına baktı. Yavaş yavaş ağır demir kapıyı itti ve içeri girdi. Yürüyordu ama aklı bambaşka bir yerde konuşuyordu birileri ile.

- “Okulun basket maçına gidelim mi? derse bir yarım saat baksak yeter”

- “Ders notunu verir misin?

- “Akşam dışarı çıkalım mı?”

- “Patrondan sen izin isteyebilir misin?”

- “Şu işi sana paslayayım mı bu seferlik?”

- “Paraya çok ihtiyacım var, kartım kapandı, borç verebilir misin?”… 

“Bitmiyorsunuz ki “ dedi, yüksek sesle. Apartman görevlisi şaşkın şaşkın “efendim abla” dedi. Kafasını sallayıp, “yok yok, sana demedim.” dedi ve hızla yukarı çıktı.

Doğru verilememiş onlarca cevap ve doğru yanıtlanmayı bekleyen onlarca soruyla artık oyun, onun için iyice içinden çıkılmaz hale gelmişti.

“Elindeki maçı kaybetmek de buna denir herhalde” dedi kendi kendine.

“Hayır “ diyemediği yerlerde olaylar bir süre sonra rayından çıkıp sürekliliğe dönüşüyordu. Yaptığı jestler rutin hale geliyordu. “ Bir seferlik tamam dediğim ne varsa üzerime yapışıyor." diye düşündü.

Bu çok yorucu.

Üstelik kimseyi vererek mutlu edemiyor insan.

Sanki hep bedel ödeyen taraf kendisiymiş gibiydi ilişkilerinde. Sonrasında ise kaçınılmaz son geliyordu.  Kıymet bilmezlik ya da başka bir deyişle nankörlük

Daha da beterleri olmuştu!

Terk edilme , aldatılma gibi.

“En kötüsü de kimsenin bu ilişkide mutlu olamaması”diye düşündü.

Her şey üstüne üstüne gelirken, nasıl olur da ilerleyebilir ki bir insan.

“Kavga edecek bile halim yok…”

“Nasıl düzelteceğim bu gidişatı?” diye sordu kendine.

“Gerçekten çok yorgunum…”

Yatağında uzanmış, tavandaki yıldızları saymaya başlamıştı yine. Ne yapacağını bilemediğinde, zihnini böyle rahatlatıyordu. Bazen de uykuya dalıveriyordu işte.

Ne yapmalı, ne yapmalı?

Kendi kendine konuşmaya da başlamıştı işte.

Nasıl artıya geçer ki bir insan ilişkilerinde?

Mümkün mü bu kısır döngüyü kırmak?

Denge nasıl kurulmalı?

Tahterevalli geldi aklına, çocukken İzmir’de bindiği. En çok keyif aldığı, güldüğü… Bir o, bir bu.

İlişkilerimizde doğru yerde “hayır” diyebilen oldukça doğru yerlerde “evet” diyebilen olmaya başlarız.

Sınav zamanı,”Yarın maça gidelim mi?”diyene, “Hayır, bugün maça gelemem” diyebilmek gibi.

Kopya isteyene, “ hayır” demek gibi.

Hak edene, hak ettiğini vermek gibi.

Adaletli olmak gibi…

İşte o zaman terslikler düzelmeye başlar hayatımızda

Lezzet gelir yaşantımıza...




Yorumlar

  1. Damla Kılıç07 Aralık, 2023

    Kendimizi bulduğumuz bir paylaşım olmuş. Oysa insan yaşarken sadece kendisi yaşıyor bu durumu zannediyor...
    Doğru yerde hayır dedikçe doğru yerde evet demeye başlarız. Ne güzelmiş.

    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Emeklerinize saglik çok anlamlı bir yazi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denge müthiş bişey. Hayatta her olayda her soruda denge bulabilen olmak ne güzel…🤗

      Sil
  3. Hak edene, hak ettiğini vermek gibi.

    Adaletli olmak gibi…✨✨✨✨

    YanıtlaSil
  4. Okudukca insan kendi ile de yüzleşiyor. Çok hatayın içinden bir yazı olmuş. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Aynur güzel07 Aralık, 2023

    Çok güzel bir yazı kaleminize sağlık güzel noktalara değinmişsiniz gerçekten hiç kimseyi vererek mutlu edemiyoruz bu hayatta.

    YanıtlaSil
  6. Bedeller tavizler kime kendini beğendirmek için ödeniyor? Hiç düşünmemişiz
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Kaleminize sağlık. İlişkiler adına çok anlamlı bir öykü. İnsan nasıl yanılır'ın cevabı niteliğinde.

    YanıtlaSil
  8. Kaleminiza sağlık, insanin bu dengeyi bulabilmesi ve o dengede kalabilmesi çok önemli. Dengede kalabilenlerden olalım inş.

    YanıtlaSil
  9. Keşke insan kendini tanısa da neden hayır diyemediğini anlasa... Ona verilmiş ikramı değerlendirse...

    YanıtlaSil
  10. O kadar çok yanlış bilgilerle, zanlarla gelmişiz ki. bu günlere... Bu tıkanıklıklar da olmasa nerede yanlış yaptım diye düşünmeyecektik. Çok şükür ki bilmeden vermişiz pek çok tavizleri. Teşekkür ederiz. Yazanın kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Zeynep Şakar11 Şubat, 2024

    Adaletli olduğun zaman her şeyden lezzet alırsın..

    YanıtlaSil
  12. denge ve kıvamı nasıl oluyor da kaçırabiliyor insan.

    YanıtlaSil
  13. Merve Aydinlar18 Şubat, 2024

    Bedeli doğru yere ödemek gerektiği yerde uyumlanmak gerektiği yerde hayır diyebilmek ne değerli

    YanıtlaSil
  14. dengeyi bulabilmek ne keyifli... insanın kendini en rahat hissettiği yer...

    YanıtlaSil
  15. Mürüvvet18 Şubat, 2024

    İnsan zannediyor ki yeni kurduğum ilişkilerde her şeye evet dersem bu sefer sorun yaşamayacağım. İlişkilerde problem çıkmasının sebebini sanıyor ki hayır demek. Gerçekten öyle olsaydı neden sıkıntı yaşamaya devam ediyoruz?

    YanıtlaSil
  16. Hamide Aslan18 Şubat, 2024

    İnsan daha mutlu olmak daha mutlu etmek için ilişkilerinde hep verici taraf olmaya meyilli. Ama bedel ödediğimiz kadar başkalarının da bizim için mücadele etmesine alan açmak gerekir. Yani hayatta dengede olmak gerekir ki ilişkilerde ustalaşabilelim...

    YanıtlaSil
  17. DENİZ DİLKİ18 Şubat, 2024

    Taviz verdiğimiz ne çok yer var hayatta ve bunun bize ne kadar arar verdiğini hiç fark etmeden bu oyunun içine düşüyoruz. fark etmek için illa çok büyük zararlar görmeyi beklemeyelim. biraz düşünmek ve yeni oyunlara düşmemek için bilinç açıklığı iler sürece girmek ve devam etmek ne kadar önemli. uyumlanmak başka taviz başka. oyuna düşmemek için bu ayrımı iyi yapmalıyız.

    YanıtlaSil
  18. Tülin Yalçın18 Şubat, 2024

    İnsanın nasıl dengeye gelicegini, oyunu nasıl kazanicagini, nasıl başarilı olacağıni anlatan güzel bir makale olmuş:)

    YanıtlaSil
  19. Adaletli doğru tepkiler verebilmeyi nasip etsin.

    YanıtlaSil
  20. Nermin Yaman19 Şubat, 2024

    İnsan iyi iletişimi hep evet demek olduğunu zannediyor. Buda insanı hem yoran hemde mutsuz eden bir süreç. Bundan kurtulmanın yolu yazınızda dediğiniz gibi adaletli olmak. Zor ama yapılamayacak vir şey değil.

    YanıtlaSil
  21. Denge bambaşka birşey. İnsanın yaşamında ki kilit nokta. Tüm yaratılanlar denge üzerineyken, tek pürüz tek dengeleri bozan insanoğlu.
    Dengeye nasıl geliriz nasıl başarılı oluruz. Bunu anlatan güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  22. Hamide Aslan

    YanıtlaSil
  23. Hamide Aslan22 Mart, 2024

    Herkesin her dediğini yapmayı iyilik olarak nitelendirmiştik bunca zaman. Oysa ki herkese tamam demek hak edene hak ettiğini vermemekmiş. Bunu bile fark etsek ve uygulasak hayatımızda kim bilir neler değişir. Yazan kişinin emeğine sağlık..

    YanıtlaSil
  24. Aslıhan Sam Dinç25 Mart, 2024

    Adaletli olmak ama önce kendine adaletli... İnsan nasıl adaletli olur? Kendi hakettiğinin ne olduğunu bilemeyen hakettiğini nasıl vereilir kendine? İnsan önce kendini bilmeli, önce kendinden başlamalı dönüşüme...

    YanıtlaSil
  25. Bircan Ç.25 Mart, 2024

    Dengede ki insanın adaleti

    YanıtlaSil
  26. Güner Tozkoparan14 Nisan, 2024

    Adil olabilmek, nerede evet nerede hayır diyeceğini bilemeilmek be kadar da önemli dediğini gibi. Tahriravalli örneğine bayıldım. Bir dana bir bana. Bir senden bir benden.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar