ÇIKMAZ SOKAKLARA AÇILAN ÇIKIŞ KAPILARI
ÇIKMAZ SOKAKLARA AÇILAN ÇIKIŞ KAPILARI
Sokak kapısını hızla çarpıp evden çıktı Ali. Öyle sinirliydi ki yüzü kıpkırmızı olmuş, nefes alış verişi değişmiş, eli ayağı kesilmişti. Delirmiş gibiydi adeta. Koşarak apartman kapısından fırladı, mahallenin dar sokaklarında şaşkın bakışlar arasında sahile kadar koştu.
Arkasından bağıran, "ne oldu Ali ne bu halin?" Diye peşinden seslenen çocukluk arkadaşının yüzüne bile bakmadı. Gücü kalmayana kadar koştu. Nefes almıyordu. Ellerini dizlerinin üzerine koyup nefesini kontrol etmeye çalıştı. Yakınlardaki bir banka oturdu. Öylece baktı denize.
Ne zaman üzülse sinirlense burada bulurdu kendini. Uzun uzun sabit bakışlarla denize baktı. Öfkesi azalmadı ama sakinleşti biraz.
Denizin mavisi, gökyüzünün güzelliği, martıların sesi iyi gelmişti. "Doğa ne kadar da iyi geliyor insana" diye düşündü. "Keşke evde olduğumda da böyle huzurlu olabilsem" diye geçirdi içinden.
Ali anne ve babasının baskılarına dayanamıyor, koydukları kurallardan sıkılıyor, biraz özgürlük istiyordu.
Babasının bitmek bilmeyen nasihatlerinden, annesinin "bir iş bul, çalış, sonra evlen, senin de güzel bir hayatın olsun" diye tutturmasından sıkılmıştı artık.
Bu duruma bir son vermeliydi. Artık o eve dönemezdi.
Elini cebine attı, ne kadar parası var baktı.
Arkadaşları bir süredir tatil beldelerinde çalışıp para kazanıyor, hem de günlerini gün ediyorlardı. "Bu parayla onların yanına giderim. İyi kötü bir iş bulurum. Param yetmezse kumsalda bir şezlong da bile uyurum" diye geçirdi içinden. Kızgındı ve artık evdekilerin saçma sapan söylemlerinden uzaklaşmak istiyordu. Boğuluyordu adeta.
Bu fikir o anda ona çok mantıklı geldi. Neden olmasın?
İnsan bir şeyden aşırı uzaklaşmak istediğinde sağlıklı düşünemez. Bulduğu çözümler günü kurtaracak kaçış kapılarıdır çıkmaz sokaklara açılan.
Ali hemen karar verip harekete geçti. İlk iş otogara gidip bir bilet aldı. Dönmek istese dönemezdi, cebinde o kadar para yoktu ama öyle sinirliydi ki biletini aldı. İlk otobüsle yola çıktı.
Arkadaşlarını aradı, "beni alın" dedi. Bir kaç arkadaşı vardı zaten. İndiğinde hepsi orada bekliyordu. Ali'yi sevinçle karşıladılar. Arkadaşlarından biri "oğlum hayırdır , nereden esti, birden bire buraya gelmek" dedi. Ali anlattı her şeyi. Çok da uzatmadı. "Bana iş bulun çalışayım, eve dönmek istemiyorum " dedi. "Tamam oğlum merak etme sen, burada işsiz kalmazsın" dediler.
Tarık "hadi bize gidelim beyler " dedi. Zaten sabah olmuştu.
Ali gece otobüsüne binip sabah inmişti. Yorgundu. Arkadaşları da işten yeni çıkmıştı. "Gidelim uyuyalım sonra ne yapacağımızı düşünürüz "dediler.
Uyandıklarında ikindi olmuştu zaten. Hemen bir şeyler yediler. Ali uyuyunca kendine gelmiş, sinirini unutmuştu bile. Tarık " benim otele gidelim "dedi . "Akşamları animasyon yapıyorum ben, sonra da sabaha kadar İçiyoruz, eğleniyoruz" dedi. Ali içmezdi, gece hayatı hiç yoktu. Ailesi onu öyle yetiştirmişti. Bir an durakladı ama " amannnn boş ver" dedi. "Biraz kafa dağıtayım" diye düşündü.
Tarık ile beraber otele gittiler. Otelin müdürü Ali'ye de bir iş verdi. Gecenin geç saatlerine kadar Tarık ile çalıştılar. Sonra diğer arkadaşlarıyla buluşup sabaha kadar içtiler, eğlendiler. Acayip eğlenmişti Ali. Yatağa uzandığında çoktan sabah olmuş, güneş doğmuştu. İçmeye alışık olmadığı için içki onu çarpmış, bitkin düşürmüştü. Uyudu.
Uyandığında güneş artık batmaya hazırlanıyordu. Hemen bir şeyler yiyip işe gitti. İş çıkışı yine içtiler, eğlendiler, sabah olunca uyudular. Derken günler günleri kovaladı ve aylar geçti. Ali alışmıştı bu hayata ama bir şeyler huzursuz ediyordu onu. Sağlığı bozulmuş, dengesi şaşmıştı. Bu hayattan sıkılmaya başladığını fark etti.
"Bu nasıl bir hayat böyle?" diye düşünmeye başladı.
İlk günler güzel geçmişti, keyif almıştı ama bir süre sonra sabah uyuyup, akşam uyanmak, içmek, içtiğinde saçma sapan şeyler yapmaktan artık sıkılmıştı. Bu hayatı uzun süre sürdüremeyeceğini düşündü.
"Nereye kadar böyle yaşayabilirim ki?" diye düşündü.
İnsanın doğasına aykırıydı bu.
Güneşin doğuşunun da, batışının da bir anlamı vardı.
Doğadaki tüm canlılar güneş ile harekete geçiyordu.
Güneşin batışıyla dinlenme, yenilenme süreci başlıyordu.
İnsanın vücudu da o saatlerde dinleniyor, yenileniyordu. Doğaya bu kadar aykırı olmak bana iyi gelmeyecek diye düşündü. Etrafındaki insanlara baktı, onları ayık ve uyanık görmüyordu bile. Sanki para kazanmak için çalışıp, kazandıkları tüm parayı içmek ve eğlenmek için harcıyorlardı. Bir hayat bu kadar anlamsızca ve öylesine yaşanamaz diye düşündü.
Amacı olmayan, hedefi olmayan, rastgele bir hayat yaşamak ne kadar anlamlı olabilir ki?
Oradaki insanları izledi bir süre. Hipnoza girmişçesine bu hayatı yaşıyorlardı. Sadece içip kendilerinden geçtiklerinde mutluydular.
Hayat bu kadar gelişi güzel yaşanmamalı diye düşündü.
Nerde akşam orda sabah bir hayat hiç ona göre değildi. Zaten arkadaşlarına da bakınca bu hayatın hiç de iyi bir tarafı olmadığını, insanı zarara sürüklediğini fark etti. Ama arkadaşları artık bu hayata alışmış, zarar gördüklerinin farkında bile değildiler.
Ali'nin öfkesi geçmiş, hatta ailesini özlemeye bile başlamıştı. Annesini aramak geldi içinden ama aramadı. Ne diyecekti kadına?
"Pişman oldum, eve dönüyorum" mu diyecekti.
Ailesini düşündü. Evdeki o sıcacık sohbetlerini, akşam saatlerindeki o masa kurma telaşını, annesinin mis gibi yemeklerinin kokusunu, yemek sonrası çay keyfi yapmayı, babasıyla maç izlemeyi, mahalledeki çocuklarla top oynamayı ne kadar özlediğini fark etti.
Çoğu zaman sıkıcı ve monoton diye düşündüğümüz o huzurlu hayatın ne kadar da büyük bir nimet olduğunu düşündü.
İnsanoğlu mutluluğu, huzuru çok uzakta arıyordu. Bir gün tüm o güzellikler elinden gidiverince ne kadar kıymetli olduğunu anlıyordu insan.
Ali o gece iş çıkışı doğru eve gitti. Arkadaşları ısrar etse de eğlenmeye gitmedi. Eve gittiğinde uyuyamadı hemen. Vücudu o kadar alışmıştı ki bu tempoya, yeni bir alışkanlık oluşturmak için zamana ihtiyacı vardı.
Hiç bir şey bir günde bozulmadığı gibi, bir günde de toparlanmıyordu.
Acele etmedi. Biraz zaman verdi kendine. Ama kararlıydı. Öyle sabahlara kadar eğlenmek yoktu artık.
İlk günler zor geçti. Hatta arkadaşları onu ikna etmek için neler neler yaptılar ama o vazgeçmedi. Ali kendini iyi hissetmiyordu. Büyük bir boşluk vardı içinde. Ne yapsa dolmuyordu o boşluk.
Bir sabah uyandığında ilk iş annesini aradı. Ona "beni merak etmeyin" dedi. Annesi telefonda ağlıyordu. Konuşamadılar bile. Ali o gün eve dönmeye karar verdi.
Tarık ve diğerleri önce kızdılar sonra anlayış gösterdiler Ali'ye. Ali " oğlum bu hayat böyle olmaz, bitirmeyin kendinizi, sağlığınızı bozmadan dönün bu yoldan" dedi. Onlar da çok memnun değillerdi ama yapacak başka bir işimiz yok diye düşündüler.
Ali biletini aldı, ilk otobüsle dönüyordu evine. Annesini aradı sevdiği yemekleri sipariş etti. Annesi telefonu kapatırken " Ali, baban da seni çok özledi, sana kızgın değil" dedi. İçi huzurla doldu Ali'nin.
Eve döndüğünde annesi sıkı sıkı sarıldı oğluna, babası da biraz sitemkar, biraz mesafeli, sarıldı oğluna. Ama yüzü gülüyordu.
Ali ailenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlamıştı.
"Bazen büyüklerimizin bizim için en doğrusunu düşündüklerini unutuyoruz" diye düşündü.
"Onların istekleriyle benimkiler farklı. Onların hayatı algılayışıyla benim ki farklı ama bu farklılıkları anlayabilirsek ve kabul edebilirsek her şey daha güzel olacak" diye düşündü.
İnsanlar farklı oldukları için değil, farklılıkları yönetemedikleri için tartışır. Fakat hiç bir tartışma uzlaşmayla sonuçlanmaz.
Oysa tartışmak yerine bu farklılıkların sebebini anlamaktır önemli olan.
İnsan ancak anlamlandırabildiği şeyi yönetebiliyor.
Ali şimdi yepyeni bir hayatı, yep yeni bir bakış açısıyla yaşamaya hazırlanıyordu. İçi huzurla doluydu.
Öfkeyle kalkan zararla oturuyor
YanıtlaSilİnsanın istekleri bazen kişiyi çıkmaza sokuyor. İsteklerinin onu hangi noktaya sürüklediğini, hangi hatalara kapı açtığını göremiyor. İsteklerinizi anlamak ve yönetmek için bilinç açıklığına ihtiyacımız var.
YanıtlaSilHer yanlışın mutlaka dönüşü vardır yeter ki insan hata yaptığını kabul etsin ve düzeltme çabasına girsin 💫 başka başka konularda düşünmemize vesile olan bir makale olmuş. Yazanın kalemine sağlık 😌
YanıtlaSilİnsan ancak anlamlandırabildiği şeyi yönetebiliyor.
YanıtlaSilBu detay çok önemli
Ve çok kıymetli
Anlayıp idrak edenlerden olalım.
YanıtlaSil" Evdeki huzur zenginlik budur" dedirten güzel bir yazi olmus...
Ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilPişmanlık tüm senoryoyu değiştirebiliyormuș.
Bazen yaptığımız seçimlerin bizi nereye sürüklediğini bilmeyiz.
YanıtlaSilO kadar hayatın içinden, hemen adını koyacağımız karakter ki... insAllah tümünün sonu Ali gibi hayra varır.
YanıtlaSilNormalleşen ama aslında nimet olan...
Yüreğinize sağlık 🌱
Kötüyü görmeden iyinin kıymetini anlayamıyoruz malesef. Sinirle alınan kararların yanlışlığını anlatan güzel bir yazı. Teşekkürler:)
YanıtlaSil"...Bulduğu çözümler günü kurtaracak kaçış kapılarıdır çıkmaz sokaklara açılan." Çok iyi!
YanıtlaSilAli hayatı yaşayarak deneyimleymiş,yolun açık olsun Ali..
YanıtlaSil"İnsan anlamlandırdığı şeyi yönetebiliyor" çok güzel . Okurken gözümün önüne geldi geçmişim. Normallestirdigimiz şeyler aslında ne kadar da kıymetli. İnşallah doğru yönü secenlerden oluruz
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌼
Ne kadar hayatın içinden, yanıbaşımızdan konuşan bir hikaye..sorunlar da çözümleri de sandığımızdan daha az karışık aslında, yeter ki canımız yandığında o olumsuz duygulardan az sıyrılıp dışardan bakabilelim..
YanıtlaSilAileyi bazısı yarı açık cezaevi gibi görür oysa çoğu durumda aile insanin korunması, somutta ve soyutta gelişmesi için elverişli bir ortam oluşturur, işte bunu kaybetmeden farkedenler çok darbe almadan doğru bir yol tutturabiliyor hayatta, sabrı eziyet değil olgunlaşmanın tatlı bir meyvesi olarak tecrübe ediyor...(Hiç ailesi olmayana da hayat aynı meyveyi başka ağaçlardan hediye edebiliyor.)
Ali'nin son sözleri sanki onda bir iki beden büyük durmuş ama yazınız gerçekten çok güzel, elinize sağlık..
Ders alıcı bir hikaye ama gerçek.Gençlik bazen görmek istediği şeyleri göremez çünkü heyecan var.Ve herşeye bir an evvel ulaşmak netice almak ister.Halbuki sabır ve iyi düşünmek geniş çerçeveden bakmak önemli Kötü örnekleri değil iyi ve başarıyla sonuçlanmış örnekleri incelemek lazım.Ailelerin de bazen duygularıyla hareket etmesi gençleri sanki engelliyor gibi bir hisse kapılmasına sebep olur Netice doğruya ulaşmış,çünkü tecrübe en büyük nasihattan daha önemlidir
YanıtlaSilATALARIMIZ Ne demiş..? Keskin sirke küpüne zarar verir. Veya başka bir deyişle Öfke ile kalkan zararla oturur....ALİ nin durumu da bu şekilde bence...
YanıtlaSil"İnsan bir şeyden aşırı uzaklaşmak istediğinde sağlıklı düşünemez. Bulduğu çözümler günü kurtaracak kaçış kapılarıdır çıkmaz sokaklara açılan" :(( kaçmayanlardan olmak ümidiyle...
YanıtlaSil"Hiç bir şey bir günde bozulmadığı gibi, bir günde de toparlanmıyordu." Kalbe dokunan samimi yazılardan... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe kadar hayatın içinden çok güzeldi😊
YanıtlaSilBizleri en çok zora sokan öfkelendiğimizde yanlış kararlar vermemiz. Gerçeği göremediğimiz için yanlış yollara sapmamız. Ali neyseki yanlış yolun kıyısından dönmüş. Ya dönemeyen on binlerce genç kardeşimize nasıl yardım ederiz?...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık.
Bir anlık sinirle, öfkeyle alınan karar maalesef ki çıkmaz sokaklara açılan kapı oluyor bizim için.
YanıtlaSilBu yüzden egomuz aktif bilincimiz kapalıyken karar almamak gerekir.
Hayatımızda şahit olabildiğimiz güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık...
Yaşadığı aile içinde teşekkürü yoksa nankörlüğü başlıyor.Kaçıp kurtulmak istediği hayatın onu nasıl çıkmazlara soktuğunu anladı.Acı tecrübeyle. Elimizdekileri Kaybetmeden şükrümüz olmalı .Teşekkür ederiz...
YanıtlaSilBir yöntem bulup kurtuluyoruz artık bu sıkıntıdan diye düşünürken daha büyük bir probleme kapı açıyor olabiliriz. Ne güzel bir anlatım olmuş, ellerinize sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bir öyküydü 🌱
YanıtlaSilInsanin yanlış kararlar verip sonra pişman olmasına rağmen onu devam ettirmeye çalışmasi da çok üzücü. Dönebilir ama yöntem bilmiyor... Deneyimsel Ogeri yöntem ve olcu verdiği için insanı hayata hazırlıyor
YanıtlaSilHayat sizin gerçeğe döndüğünüzde başlıyor. Sahte insanı yaşarken bitiriyor
Çok teşekkürler herkese şifa olsun bu yazı :)
Hayattan gerçekler .
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık 👏🏻
Çok gerçek, çok güncel, sonu güzel bir öykü.
YanıtlaSilElinize sağlık.
Anne-baba-çocuk-arakadaş her birimize çıkarılacak dersler var, her birimizin bu öyküde bir payı var.
Huzuru sıkıcı zannetmek, monoton demek çok yaygın düştüğümüz bir tuzak. Dikkatleri çekip, fark ettirdiniz teşekkür ederiz.
YanıtlaSilHuzur; insanın olmazsa olmazı😊
YanıtlaSilDoğru yolu; bizi her gün daha iyiye götüren yolu seçebilenlerden olmak dileğiyle..
YanıtlaSilEllerinize sağlık, teşekkürler
YanıtlaSilİnsan bir şeyi aşırı istediğinde sağlıklı düşünemez…
YanıtlaSilİnsan ancak anlamlandırabildiği şeyi yönetebiliyor. Hayata anlam katan hedeflerimizi bulup o istikamette bedel ödeyince, çıkmaz sokaklar bize mutluluğa açılan kapılar olmaya başlayacak:)
YanıtlaSilBu makalede herkese pay var
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Ne günümüzdeki genclerin durumunu anlatıyor değil mi? Yazanların kalemine sağlık:)
YanıtlaSilİnsanın yaşayarak öğrenmesi geldi aklıma. Ali ne deseler inanmayacaktı ama kendi denedi kendi yanıldı ama şanslıydı ki diğer arkadaşlarından farklı olarak hatasını idrak edebildi. Ama diğer çocuklar o kadar şanslı değildi. Peki şanslı olabilmeyi sağlayan ne? Hak ediş bardağındaki iyilikler mi, zeka mı, tesadüf mü?
YanıtlaSilİnsan hep kendine bakmalı..ve hatalarını kendinde aramalı...
YanıtlaSilHer uyandığımda nereye koşuyorsun diye kendime sorasım var. Insanın amacı olmadığında hedefi olmuyor hedefi olmadığında başıboş bir hayat yaşıyor .yüreğinize sağlık
YanıtlaSilTartışma öğrenme olmaz, kabulun olmadığı yerde uyum zorlaşır
YanıtlaSilAmacı ve hedefi olmayan insan hayatı kendine zorlaştırır. Neyi neden yaptığını bilmeyen yaşasa ne olur yaşamasa ne olur. İşin sonu onun için hayırlı bilmedikten sonra.
YanıtlaSilAli ne güzel durumu anlayıp geri dönebilmiş. . İnsanın geri vitesi olmalı bu hayatta
YanıtlaSil