GERÇEK AÇLIK VE HİSSEDİLEN AÇLIK

                          

GERÇEK AÇLIK VE HİSSEDİLEN AÇLIK

Merhaba, ben Dilek. 
Diyet listemde kahvaltıda yazan her şeyi harfiyen yedim ama karnım hala çok 
Bugün diyetimin ilk günü. Ancak bunun kaçıncı pazartesi olduğunu lütfen kimse sormasın. Bu konuda çok hassasım. Öte yandan haftanın ilk iş günü. Bir saat sonrası için acil bir toplantı çıktı. Direktörüm benden bu toplantı için bir sunum hazırlamamı istedi. 
O değil de toplantı tam da ara öğünüme denk geldi iyi mi? Dakka bir gol bir dedikleri bu işte. Diyetimin ilk gününde beni motive eden, açlığımı bastıran tek şey saat 10.00’daki ara öğünümde yiyeceğim 5 adet badem ile 1 adet incir kurusuydu. 
Canım iyice sıkıldı. Durun bu daha ilk bombaydı. Her ilk diyet günümün katili olan can dostum Sinem’den günün ilerleyen saatlerinde bugün ilk defa denediği fıstıklı baklava fotosu ve “Akşama kimselere söz verme!” mesajının gelmesi çok mümkündü. 
"Yok" desem “Benim! Biricik kankanın ilk defa yaptığı baklavayı tatmayacaksın öyle mi!?” diyen sesini duyar gibiyim. 
Allah’ım! Sinem ve yemek yapmak… 
Geçen haftalarda yaptığı su böreği ve San Sebastian pastası şokunu henüz atlatamamışken yeni bir tarifi kaldıramazdım. 
Sinem olmasa da ofisten birinin tulumba tatlısı ısmarlayası gelirdi ne de olsa. 
Neden mi? 
Çünkü ben bugün diyete başlıyordum.
Önüm, arkam, sağım solum diyet.

Kendime bir çeki düzen verip sunuma konsantre olmam lazım. 
Derin nefes al nefes ver! 
Ajandamı elime aldım. Bugünün tarihini ararken gözüm sayfalardan birindeki bir nota ilişti.

 “Gerçek açlık ile hissedilen açlık arasında çok büyük bir fark vardır.

Tabi insanın aklı fikri açlık bastırmak, diyet yapmak, zayıflamak olunca, buzdolabı kapağından iş ajandasına kadar her şeyi bunlarla dolu oluyor ama bu cümle çok ağır geldi biliyor musunuz? 
Nereden gördüm, duydum da yazdım bilmiyorum ama bana bir mesaj verdiği kesindi.  
Bütün diyet serüvenim gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. 
Anneannemin evde anlattığı anıları… 
Hepsi dört bir taraftan sardı beni. 
O, daha küçük bir çocukken babası harbe gider. Annesi ve 3 küçük kardeşiyle köyde yalnız kalırlar. Çünkü köyde eli silah tutan tüm erkekler orduya katılmak zorundadır. Amca, dayı, komşu… 
Bir süre sonra babasının onlar için stokladığı un, yağ, şeker ne varsa biter. Annesi onlara tarlada yetiştirdiği patatesi haşlayıp yine kendi kaynattığı elma, armut pekmezini üzerine döküp yedirirmiş. Sabah, öğlen, akşam… Canlarının istediği kadar da değil ha! Açlıklarını bastıracak kadar yiyebilirlermiş. 
Bir de anneannem bunu bana yüzünde tebessümle,  çocukluğundan güzel bir anı olarak anlatıyor. 
O yemeği yerlerken küçük kardeşinin yaptığı şebeklikler, gaz lambası çok yanmasın diye yemeklerini yiyip hemen yatmaları falan… 
Bu anılar herhalde bizim iş çıkışı badem sütlü latte için kahve dükkanının önünde beklediğimiz saatlere denk gelir. 
Şimdi, Allah aşkına, hangimizin açlığı gerçek? 
Ya da ben!
Neden bu kadar çok fazla açlık hissediyorum? 
Neden aklım fikrim yemek yemekte?
Düşünsenize!
Şimdi beni bugünden bu kafayla alıp anneannemin çocukluğuna bıraksalar... 
Tam bir kâbus olurdu. Açlıktan öleceğimi zannederdim herhalde. 
Anlatabiliyor muyum?

Açlık var, açlık var!

Buna fiziksel açlık yani karnımızın acıkması diyemeyiz. 
 insan acı çeker evet ama çok sıkı bir kahvaltıdan iki saat sonraki ara öğün, bir ihtiyaç değildir. 
Çünkü bizler bazen ihtiyaç duyduğumuz şeyi gerçekten ihtiyacımız olan şey zannedebiliyoruz. 
Biraz moralimiz bozulduğunda kolaya kaçıp şekerli yiyeceklere başvuruyoruz. Sonra da açlığı acı ile ilişkilendirip tüm acı çektiğimiz sahnelerde yemek yemek istiyoruz. 
İşler yolunda giderken hep öyle devam edecek zannediyoruz. 
Kötü gittiğinde de hemen depresyona giriyoruz. Hayatın içinde o kadar çok şeyi normalleştiriyoruz ki! 
Tatile gitmek için çalışıyoruz!
Nasıl olsa diyetisyene gider zayıflarım deyip yedikçe yiyoruz… 
Tüm yapıp ettiklerimiz hayatımızı kolaylaştırmak adına ama tek yaptığımız, kendimize bir konfor alanı oluşturmak
Sonra işin içinden çıkamadığımızda gittiğimiz psikolog diyor ki “Konfor alanınızdan çıkmalısınız.” 
Şimdi, nasıl çıkacağız bu işin içinden?
Hayaller ve hayatlar :)
En büyük engeli insanın kendisi
Çözemeyeceği, altından kalkamayacağı hiçbir soru sorulmadı insana. 
Çünkü oralarda bir yerlerde bir irade vardı. İnsana açlık verilmiş. Bu bir gerçek. Yani kendi elinde olmadan acıkır, yer, içer, uyur, uyanır… 
Evet bunları yapmayı insanın kendisi seçmemiş ama miktarını ve ölçüsünü belirleyebilecek bir irade verilmiş. 
Bu hayatta hiçbir şey birdenbire olmadı. İşler buralara vardı. 
İsteği ve ihtiyacı karıştırdık. 
Hayatlarımız karıştı. Kafamız karıştı. Gerçek açlık ve hissedilen açlık karıştı. 
Biz karnımız  zannettik isteklerimizin peşinden koşarken. 
Ruhumuzun ne kadar aç olduğunu  anlamadık. 
Ve geldiğimiz nokta şu; karnımız tok aslında ama ruhumuz aç!

Yorumlar

  1. Elinize sağlık😊

    YanıtlaSil
  2. Aslında mesele bir stil kazanmak olmalı...
    Teşekkür ederiz bu guzel yazı için
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Çok içten ve samimi bir anlatım, yüreğinize sağlık. Ruhumuzu doyurmanın yolunu bulmak dileğiyle.

    YanıtlaSil
  4. Zeynep Dilara28 Eylül, 2022

    "En büyük engeli insanın kendisi." Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel karnımız tok ama ruhumuz aç ... Çok güzel emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Tülin Yalçın28 Eylül, 2022

    Gerçek açlığın ne olması gerektiği ne kadar güzel anlatilmis.Kaleminize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  7. Miktarı belirlemek elimizde, biz bunu yapabiliriz ama insanın en büyük engeli kendisi dikkat çekilen konu çok ama çok önemli. Çok güzel ifade edilmiş yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Bilinç açan güzel bir yazı. Ellerinize sağlık." Ruhumuzun ne kadar aç olduğunu anlamadık. "??

    YanıtlaSil
  9. Esengül Çakır28 Eylül, 2022

    Çok tanıdık gerçekten, o kadar çok kişi geliyor ki gözümün önüne bu yazıyı okuduğumda kendim de dahil :) Teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. Merhaba ben de Tuba
    Yalnız değilsin Dilek :)
    "Biz karnımız aç zannettik isteklerimizin peşinden koşarken.
    Ruhumuzun ne kadar aç olduğunu anlamadık." Bu cümleyle durumu özetlemişsiniz teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. Dedem doyan ölürmüş derdi. Ozaman anlayamazdım. Öğrendim ki açlık bizi harekete geçiren şeymiş. Teşekkürler kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  12. Belki artık kendi önümüzden çekilme vakti gelmiştir.

    YanıtlaSil
  13. Son zamanlarda okuduğum en sarsıcı yazı. Sarsilmaya ihtiyacım varmış, kendimi sabote etmekten vazgeçmem gerekiyormuş. Teşekkür ederim kalemize sağlık.

    YanıtlaSil
  14. Ruhumuzdaki açlığı kapatamazsak maalesef doyma hissine hiçbir zaman ulaşamayız.🥺

    YanıtlaSil
  15. Karnımız tok, ruhumuz aç. Gercekten çok doğru. Yokluğunu hissettiğimiz şeyleri yemekle kapatmaya çalışan insanlar olduk. Yediklerimizde temiz ürün olsa bari hersey bozulmuş her şey hormonlu. Ellerinize sağlık çok güzel bir anlatım olmuş.

    YanıtlaSil
  16. tüketmenin de üretmek gibi bir ihtiyaç sanıldığı çağımızda güzel bir konuya değinilmiş. tebrik ederim emeğinize sağlık👍🏻

    YanıtlaSil
  17. Açlık ki bağımlılığa götüren, yanlış yere yerleştirince hayatımı raydan çıkaran...
    Doğru ve soyut acliklarimizi doyururuz insAllah 🌱

    YanıtlaSil
  18. Jale Oktay28 Eylül, 2022

    Kendi diyet yaptığımız günlere götürdünüz bizi. Çok samimi içten bir yazın. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  19. Tugba Asula28 Eylül, 2022

    Kafamız çok karışmış ve insan kendine rağmen engelleri aşmaya çalışıyor. Emeğinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  20. İnsanın kendinden başka daha büyük engeli yine kendi ne yazık ki.
    Kendi kendimize zulmeder olduk.
    İsteklerimiz karışık ihtiyaçlarımız karışık …
    Emeklerinize sağlık çok çok güzel bir yazı olmuş 👏🏻🌸

    YanıtlaSil
  21. En büyük engel, insanın kendisi :( :'(

    Elinize sağlık içerik için

    YanıtlaSil
  22. Ayşe Yılmaz28 Eylül, 2022

    Gerçekten açıkmadan yediğimiz için gerçek açlığı unuttuk. Hem yemeğe hemde zayıflamaya verilen paralarla dünyada aç insan kalmaz. Ama insanoğlu gerçekten çok doyumsuz. Çok teşekkür ederiz hatırlatılanlar çok iyi geliyor. . Emeğinize sağlık. Sevgiler

    YanıtlaSil
  23. Selda Taş28 Eylül, 2022

    Çok güzel bir yazıydı. Keyifle okudum. Kaleminize sağlık. 🌺

    YanıtlaSil
  24. Gerçek açlıklarımızı fark edebilen olalım inşAllah… Yüreğinize, kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  25. ‘Tüm yapıp ettiklerimiz hayatımızı kolaylaştırmak adına ama tek yaptığımız, kendimize bir konfor alanı oluşturmak.’ Ne kadar da doğru bir tespit:) bu işin sonu nere varır, gemide savrulmadan dümeni ele almak lazım:)

    YanıtlaSil
  26. İstek ve ihtiyacı ayırt etmemizin ne kadar önemli olduğunu çok güzel anlatmışsınız. Ayırt Edebilenlerden oluruz İNŞAALLAH

    YanıtlaSil
  27. Işılay C.28 Eylül, 2022

    Çok etkileyici… Normalleştirdiğimiz şeyleri tekrar düşünme fırsatı verdiniz, ellerinize emeğinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  28. Cok guzel bir yazi olmuş ellerinize sağlık🎉🎉

    YanıtlaSil
  29. İsteklerimizle ihtiyaçlarımızı ayrıştırabildiğimizde bir çok şeyide ayrıştırabilir hale geliyoruz aslında…

    YanıtlaSil
  30. "Bunları yapmayı insanın kendisi seçmemiş ama miktarını ve ölçüsünü belirleyebilecek bir irade verilmiş."
    Bazen insana her şey külfet gelir ya, bir şeylerin ölçüsü kaçtığı için sanırım o zamanlarda. Çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  31. Evet, ben de bir Pazartesi diyetçisiyim :) açlık konusunda farklı bir bakış açısı, bi farkındalık kattınız bu yazıyla teşekkürler

    YanıtlaSil
  32. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  33. Didem ileri28 Eylül, 2022

    Ruhumuzun doyması dileğiyle.. Ağzınıza sağlık…

    YanıtlaSil
  34. Yazının altındaki video da çok uymuş yazıya. "Açlık ve hareket arasında ilişki var mı?" Nerden nereye... farklı bir kapı açtı bu yazı.

    YanıtlaSil
  35. Yemek için acıkmama gerek olmaması :(

    YanıtlaSil
  36. Herkesin kolayca herşeye ulaşabildiği bir zamandayız. Bakıyoruz ki herkes mutsuz sınırsız yiyip içip harcayabildigi halde mutsuz bir çok insan ve ne acıdır ki kimse bunun HERSEYIN FAZLALIĞINDAN olduğunu anlayamıyor. Yediğin önünde yemediğin arkanda ne hala bu mutsuzluk diye çocuğuna yakınan anne de farkında değil...O düğün zamanı herseyim olsun tam olsun diye dövünen o genç kız da herseyi olmasına rağmen çok mutsuz...Tam da etrafımızda bunca bu durumu yaşayan insanın olduğu bir zamanda bu yazı çok güzel olmuş ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  37. Tebrikler, hayatın içinden keyifli bir yazı.

    YanıtlaSil
  38. Pervin Yiğiter29 Eylül, 2022

    Ruhumuzu doyurursak gerçek açlığımızıda gidermiş oluruz. Kaleminize sağlık hocam yine yeni bir şey kattınız hayatımıza, yine dokundunuz yüreğimize ☺️

    YanıtlaSil
  39. Açlık demek huzur demek aslında. Ne kadar da okumam, okuyup da içime almam gereken, sağlı sollu aparkatlar atan bir yazı olmuş. Bir temiz dayağımı yedim bugün de elhamdülillah:) oh iyi geldi. Bunun üstüne fıstıklı baklava iyi gitmez, çikolata kavanozu hiç kaşıklanmaz. Ekmeğin arasına peynir koyayım da okuduklarımla beraber sindireyim o vakit 😑

    YanıtlaSil
  40. Aynur güzel29 Eylül, 2022

    Ne kadarda güzel bir noktaya dikkat çekmişsiniz .Ruhumuzun ne kadar aç olduğunu anlayamadık.Bunun üstüne değil günlerce, yıllarca düşünülse az.Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  41. Gerçekten de öyle herşey öyle olmadı mı?Bu gerekli bu şöyle bu böyle diretilen şeyler gün geldi zararlı yapmayın denildi.İnsan kendi fıtratını bozmak için çabalıyor resmen.Gören gözlerden kendinin farkında olup kıymetini bilenlerden olmak duasıyla.

    YanıtlaSil
  42. Çok güzel bir yazı olmuş.gerçekten birçoğumuzun yaşadığı doyamama ve duygusal açlığımızı çılgınca yemek yiyerek bastırmaya çalışmamızı çok sevimli bir dille dile getirmişsiniz.:)

    YanıtlaSil
  43. İsteği ve ihtiyacı karıştırdık.
    Hayatlarımız karıştı. Kafamız karıştı. Gerçek açlık ve hissedilen açlık karıştı.
    Biz karnımız aç zannettik isteklerimizin peşinden koşarken.

    Ne kadar da doğru...

    YanıtlaSil
  44. 'karnımız tok aslında ama ruhumuz aç!' .. Somut ihtiyaçlarımız soyuta ulaşmamız sebep olur inşAllah 🌻

    YanıtlaSil
  45. Bu benim... Buzdolabı kapağında diyet listemiz hiç eksik olmadı hakikaten... Yazı çok güzel çok teşekkürler. nerden geliyoruz nereye gidiyoruz bi bakalım:)

    YanıtlaSil
  46. İnsan karnım mi aç ruhum mu? Diye sorarsa ilk adım için çok isabetli bir şey yapmış olur sanırım

    YanıtlaSil
  47. İstekler ve ihtayaçlar arasındaki farkı iyi anlamak ve gerçeğe uygun yaşamak çok önemli. İnsanın iç dünyasında mizan varsa dış dünyasında da mizan oluyor. Burada aşırıklarımıza iyi bakmak gerekiyor. Çok güzel bir yazı olmuş keyifle okudum

    YanıtlaSil
  48. Çok güzel

    YanıtlaSil
  49. Kendini doyurmaya çalışan açlardan değil
    Kendini aç bırakabilen doymuşlardan olalım İNŞALLAH

    YanıtlaSil
  50. Aslında aç olan ruhumuz

    YanıtlaSil
  51. Samimi bir yazı🌸

    YanıtlaSil
  52. Bircan Ç.25 Mart, 2024

    En büyük engeli insanın kendisi. 
    Çözemeyeceği, altından kalkamayacağı hiçbir soru sorulmadı insana. 

    Çok güzel ifade edilmiş insanın en büyük problemi emeğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar