SADELİK
İnsanoğlu görülmek ister,
İletişiminde de hep bunu gözetir.
Gör beni, duy beni, duygularımı hisset mesajını verir,
Varlığının bir değeri olduğunu bilmek ister.
“Benim değerimin farkına var” der aslında.
Belki de bu yüzdendir, fark edilme çabası, beğenilme isteği.
Takındığı bütün süsler bu sebepledir belki de kim bilir.
Ve beğenilme isteği arttıkça da süslerini arttırır insan.
Abarttıkça abartır.
Aşırı makyaj, aşırı dekolte, abartılı renkler, çok yüksek topuklu ayakkabılar…
Ben buradayım işte, bana bak ve beni fark et der içten içe.
Fazla süs, ilk bakışı çeker kendine ama devamlılığı sağlayamaz.
Devamlılığı sağlayan, asıl ilgiyi kendinde toplayan şey albenili olmaktır.
Karşı tarafın ihtiyacının sende olmasıdır iletişimde sürekliliği sağlayan şey.
Soyut olan albenilerdir kalıcı olan.
Soyut somuttan üstündür her zaman.
Sürmeli, rimelli göz güzeldir ama daha güzeli bakışı güzel olan gözdür.
Sade olan ise ilk bakışta çekici gelmez insana.
Herkesin nazarından uzaktır.
İşin sarrafı tanır sadenin kıymetini.
Kıyafetinin sadeliği,
Konuşmanın sadeliği,
Evinin sadeliği,
Hayatın sadeliği…
Yormaz insanı sade hayat,
Gereksiz yükler almaz kişi çünkü
İhtiyacından fazlasını taşımaz.
Hafiflik verir,
Hayat yolculuğunda valizi hafif bir yolcu yapar insanı.
Bu da insana daha konforlu bir hayat bahşeder.
Fazlalıklar olmadığında gerçek hayata ve kendine daha fazla yakınlaşma fırsatı bulur insan.
Kendiyle yakın olan insan hayatta mutlu ve başarılı olur.
Yakın bir kendimizin olması dileğiyle…
İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi; Aynadaki kişi... Tek başına neler yapabileceğini keşfet!
Yahya Hamurcu
Yorumlar
Yorum Gönder